10 Maddede Bu Yılın İlk Yarısı Nasıl Geçti?
1. Sanayi üretimi ilk çeyrekte toparlandı, ancak Nisan ayında tekrar düştü. Mayıs'ta ise Nisan'a göre daha iyi bir performans var, ama geçen yıla göre hala negatif durumda.
2. Perakende verileri de aynı trendi gösterdi, ancak Mayıs ayına ait veriler henüz gelmedi. İstanbul seçimlerinin tekrarlanması sebebiyle nihai tüketimde bir azalma var. Hükümet kredi kartı taksit sayılarımı artırarak doğrudan müdahale etti. Bunun etkilerini yakında göreceğiz. Ancak perakende sektöründe sıkıntı olduğu görülüyor.
3. İhracatçı sektörler en iyi performansı gösteren kesimde yer alıyor. Yılbaşından beri ihracat dünya ortalamalarının üzerinde seyrediyor. Eğer küresel ticaret savaşları daha da şiddetlenmezse, bu performansın Türkiye'yi sırtlamaya devam edeceğini düşünüyorum.
4. Bankaların ilk altı ayda kredi hacimlerini büyütme hızları büyük dalgalanmalar gösterdi. Son rakamlar takipteki kredilerin toplam krediler içindeki payının yüzde 5'e yaklaştığını gösteriyor. Sermaye yeterlilik oranları ise riskli sınır olan yüzde 12'ye gerilemiş. Bankacılıktan bir sıkıntı çıkmaz diye düşünüyorum, ama işler kötüye giderse tahsilat için harekete geçebilirler. Bu durumda hem reel sektör sıkıntıya girer, hem de piyasadaki likidite azalabilir. Bu arada kendi rasyolarını da iyice bozarlar. Belki de bu sebeple kimse acele bir adım atmıyor.
5. Enflasyon düşmeye başladı. Geçen yıldan kaynaklanan olumsuz baz etkisi Eylül'de sona erecek, Merkez Bankası'nın yılsonu hedefine hızla yaklaşacağız. Bunun bir kısmı da düşük talep sayesinde başarılacak.
6. Döviz kurları ilk altı ayda çok dalgalandı, ama dalgalı kurun iki önemli fazileti devredeydi: “Paran varsa döviz alabilirsin, yoksa alamazsın” ve “döviz yükseldiğinde satış yapmalısın.” İşte bu sebeple siyasi ve diplomatik krizlere rağmen kurlar can yakacak şekilde yükselmedi. Çünkü herkes alacağı kadar döviz almış, piyasada da TL azalmıştı. Bu sebeple Merkez Bankası'nın Temmuz ayında alacağı bir faiz düşürme kararı, döviz kurları üzerinde fazlaca zarar veren bir etki yaratmayacaktır.
7. Faizler ise piyasada dalgalanırken, Merkez Bankası uzun bir süredir politika faizini yüzde 24 seviyesinde tutuyor. Temmuz ayında indirmesi ihtimali yükseliyor. Ancak yılın ilk yarısında hem bankalar, hem de firmalar çok yüksek fonlama maliyetleriyle mücadele etmek zorunda kaldılar. Devlet eliyle ve karşılıklı uzlaşmayla hayatta kalmayı başaran birçok şirket oldu. Bazıları ise tarihe karışıyor. Merkez Bankası'nın faiz indirimi kısa vadeli de olsa yılın ikinci yarısında nefes aldıracaktır.
8. İşsizlik rakamları ve 11'nci Kalkınma Planı bize çok uzun bir yolumuz olduğunu gösteriyor. Maalesef ilk altı ayda işsizlik hızla arttı. Uzunca bir süre işsizlik rakamlarının yüzde 10'un altına düşmesi zor gözüküyor. Kalkınma Planı'ndaki 2023 işsizlik hedefinin yüzde 9,9 olduğunu hatırlatayım. Yani işsizlik platosunu yüzde 9,5'in altına düşürmemiz orta vadede mümkün gözükmüyor.
9. Büyüme elbette en önemli veri. Ancak geçen yılın ilk yarısına kıyasla daha kötü bir performans gerçekleştirdiğimiz ortada. İlk üç aylık performanstan daha kötü bir gerçekleşme olmayacak büyük ihtimalle, ama yine de toplamda pozitif bir büyüme beklemiyorum. İhracat performansı bu şekilde devam ederse, yüzde 0 etrafında dönecek bir büyüme çıkması ihtimali az da olsa var.
10. Kişi başına düşen milli gelir ile bitireyim, vatandaşın talep gücünü o belirliyor elbette. Dolar/TL'nin sertçe yükselmesi sebebiyle, alım gücü TL cinsinden artmış olsa da dolar cinsinden maalesef ciddi şekilde gerilemiş durumda. Bu sebeple nominal hesapla değil “satın alma gücü paritesi” hesabıyla bakmamız gerekiyor. Burada çok ciddi bir gerileme yok ama bir miktar azalma olduğu ortada. Sebebi hayat pahalılığının artması. Enflasyonun düşmesi hayat pahalılığına kısa vadede çare olmayacak gibi de gözüküyor.
İşte bana göre ilk altı ayın karnesi bu. İlk altı aylık bütçe gerçekleşmeleri de maalesef beklenenden kötü şekilde açıklandı. Dolayısıyla, ikinci altı ayın karnesi bundan iyi gelmeyecek gibi.