Fransa'daki Kriz AB Ülkelerini endişelendiriyor
Tekrar sınır ötesi operasyon hazırlıklarına başladık. Ancak hedefin tam olarak ne olduğu konusunda henüz tam bir bilgi yok. Daha önceki raporlarımızda Akdeniz'de Yunanlılarla da bir gerginlik yaşama ihtimalimizin olduğundan bahsetmiştim. Avrupa'da şu an olan bitenleri dikkate aldığımızda, işlerin bir anda kontrolden çıkacağı bir aşamaya girme ihtimali çok yüksek. Özellikle Fransa'da olan bitenlerin analizlere dahil edilmesi gereken bir tarafı olduğunu düşünüyorum. Hele ki bir konferans için Paris'e giderken, olan bitenlerle ilgili bilgi sahibi olmak gerekir diye düşündüm.
Altınbaş Üniversitesi Rektörü ve aynı zamanda Türkiye'nin sayılı dış politika uzmanlarından Prof. Dr. Çağrı Erhan'ın Türkiye Gazetesi'ndeki yazısı bana ışık tuttu. Hatta, Çağrı Hoca'nın analizini kendi üslubumla sizlerle paylaşmak istedim.Prof. Dr. Çağrı Erhan “Avrupa Birliği'nde Fransa ve Almanya'nın mutabakatı olmadan AB politikalarında hiçbir ilerleme sağlanamaz” diyor. Yani, yeni üye kabulünden, kurumsal yapının tadil edilmesine kadar her konuda Berlin-Paris mutabakatı “yazılı olmayan kesin kural” hâline gelmiş durumda. Dolayısıyla, AB'nin istikrarı evvela bu iki ülkenin iç istikrarına ve kendi aralarındaki iş birliğine bağlı. Fransa'daki “Sarı Yelekliler Krizi” birkaç sebepten dolayı AB üyelerini endişelendiriyor: Birincisi, geçmişte görüldüğü gibi Paris sokaklarında başlayan halk hareketleri, hemen kontrol altına alınamazsa kısa sürede önce Belçika ve Hollanda'ya, ardından Almanya'ya ve Avrupa'nın diğer ülkelerine sıçrayabilir.
“Mesele Avrupa Ordusu mu ?”
İkinci endişe sebebi şu: Fransa'nın ekonomik açıdan istikrarsızlaşması bu ülkedeki göçmen işçiler açısından da ciddi problemlere yol açabilir. Prof. Çağrı Erhan bahsi geçen makalesinde göçmen sayıları ile ilgili önemli tespitlerde bulunuyor. Fransa nüfusunun yüzde 12'sini başka ülkelerde doğan kişiler oluşturuyor. Ama kentsel alanlarda yaşayanların yüzde 20'si, başkent Paris'te yaşayanların ise yüzde 40'ı göçmen. Yaklaşık 12 milyonluk göçmen nüfusunun neredeyse yarısı AB ülkelerinden çalışmak üzere Fransa'ya gelip yerleşen kişiler. Bu grupta Portekiz, İspanya, İtalya, İngiltere ile Polonya, Romanya ve Macaristan gibi Doğu Avrupa ülkeleri başta geliyor. Fransa'da işler kötüye giderse, bu göçmenlerin ülkelerine geri dönmesi söz konusu olabilir. Bir başka sebep de şu: Kriz devam ederse Fransa ile yakın ticari ilişki içinde bulunan ülkeleri de derinden etkiler. Fransa üretemezse, ihracat yapamaz, ihracat yapamazsa para kazanamaz, para kazanamazsa ithalat da yapamaz. Problem çözülemezse Fransa ve AB için ortaya çıkacak kayıp telafisi mümkün olmayan boyutlara ulaşabilir. Son sebep belki de işin püf noktası oluyor: Macron'un devrilmesi veya siyasi gücünün sarsılması, Avrupa Ordusu projesinin de doğmadan ölmesine yol açacak. ABD ve Rusya'nın aralarında çekişmeyi bir kenara bırakıp, özellikle bu meseleyle ilgilendiklerini söylemek için fazla zeka yürütmek gerekmiyor. Anlaşılan 2019 sadece Türkiye için değil, AB için de zor bir yıl olacak. Böyle bir konjonktürde Paris'e giderken, değerli makalesiyle bizleri aydınlattığı için Çağrı Erhan Hoca'ya teşekkürlerimi sunuyorum.