Güzel Hikâyemizin Artık Markalaşma Vakti Geldi
2023, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl dönümü olması nedeniyle, bizim için çok özel ve heyecan duyduğumuz bir yıl olacak. Bu nedenle Cumhuriyetimizin 100'üncü yıl dönümünü kutladığımız 2023'e iyi bir performansla başlamak son derece önemliydi. Ocak ayında ihracatımız, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,4 artarak 19,4 milyar dolar oldu. Küresel ticaretin yavaşladığı bir dönemde büyüme trendinin devam etmesi, ihracatçımızın motivasyonu açısından da önemliydi.
Bizim için bir diğer önemli nokta ise kilogram birim ihracat değerinin geçen yılın aynı ayına göre yüzde 24,2 artışla 1,56 dolara yükselmesi. Çünkü yeni yüzyılda, ihracat stratejimizi artık katma değer ve markalaşma üzerine oluşturmak zorundayız. Sıfır CovId politikasıyla zaman zaman üretimini durduran ve limanlarını kapatan Çin, yeniden tam anlamıyla üretime geçti ve Batı pazarlarını domine etmeye başlıyor. Çin'den diğer Uzak Doğu ülkelerine kayan üretim ile birlikte süreç içinde Asya ülkeleri de ihracatlarını artırdılar. Fakat geldiğimiz noktada bizim Çin ve diğer Asya ülkeleriyle rekabet etme şansımız yok. Türkiye'nin Avrupa'nın Çin'i olmasına izin veremeyiz. Türk ihracatçısı olarak, katma değeri yüksek, nitelikli ürünlerde rekabet gücümüzü geliştirmeliyiz.
Dünyanın içinde bulunduğu dönüşüme hızlı adapte olabilirsek, Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında güzel bir hikâye yakalayabiliriz. Her iyi markanın ortak noktası iyi bir hikâyeye sahip olmasıdır. İşte Türkiye, çok güçlü bir hikâyeye sahip. Şimdi sıra marka olmakta. Markalaşmak bir takım oyunu ile mümkün. Devlet, özel sektör, akademi ve sanatçılar başta olmak üzere tüm paydaşların birlikte aynı ritimde çalışmasıyla mümkün.
Türkiye, ikinci yüzyılına daha güçlü giriyor. Potansiyelini fark etmiş, sadece iş gücü değil, sanayisi de güçlü özgün fikir üretme becerisiyle başlıyor. Düzenlediğimiz Türkiye İnovasyon Haftaları ve Design Week etkinliklerimizde, gerek firmalarımızın, gerek girişimcilerimizin ve gerekse öğrencilerimizin başarılarına tanıklık ediyoruz.
Biz ihracatçılar, ülkemizin her anlamda katettiği yolun dünyadaki birer vitriniyiz aslında. Katıldığımız her fuarda, sadece bir firmanın ürününü değil, bu ürünlerde ustamızın, mühendisimizin, tasarımcımızın ustalıklarını ve fikirlerini dünyaya sunuyoruz.
Bu nedenle markalaşmanın bir takım oyunu olduğunu düşünüyorum. Dönüşen dünyada marka algısı da değişiyor artık. Marka algısı, kalite algısının çok ötesine geçti. Markalar artık çevresel, sosyal ve yönetişim etkisiyle değerlendiriliyor. Dünya “yeşil dönüşüm” öncülüğünde iktisadi anlamda yeni bir yüzyıla giriyor. Doğayı tüketmediğimiz, üretirken koruduğumuz iktisadi dönem başlıyor.
Türk ihracatçısının yeni döneme hazır olduğuna inanıyorum.