Han Nehri Mucizesi
Savaş yıllarını büyüklerimizden dinlediğimiz, Japonya ile birlikte ev sahipliğini üstlendikleri 2002 dünya kupası sayesinde sempatimizi kazanan ve geçtiğimiz aylarda vizyona giren, Süleyman Astsubay ile Ayla'nın dramatik hikâyesini anlatan “Ayla” filmi ile yakından tanıdığımız Güney Kore; resmi adıyla Kore Cumhuriyeti.
1.5 milyar dolarlık milli geliri, 30 bin dolarlık kişi başına düşen milli geliriyle dünyanın en büyük 11. ekonomisi olan Kore Cumhuriyeti'nin 50.4 milyonluk nüfusunun neredeyse tamamı Korelidir.
Ülkemiz ile Kore Cumhuriyeti arasındaki siyasi ilişkiler 1949 yılında, ülkemizin Kore Cumhuriyeti'ni bağımsız bir devlet olarak tanımasıyla başlamış ve ülkemizin Kore Savaşı'na katılması ikili ilişkilerimize olumlu bir hava getirmiştir. Türkiye, Kore'de Amerika ve İngiltere'den sonra en çok şehit veren ülke olmuştur.
Chaeboller ve Kore
Kore Savaşı'nın (1950-1953) ardından dünyanın en fakir ülkelerinden biri haline gelen Güney Kore 1960-1990 yılları arasında ihracata dayalı büyüme stratejisiyle büyük bir ivme yakalamış ve kısa sürede gelişmiş ekonomiler arasına girmiştir. Bu dönemde yüksek büyüme oranları ve hızlı endüstrileşmeleriyle tüm dünyada “Asya Kaplanları” (Tayvan, Singapur, Hong Kong ve Güney Kore) ya da daha az bilinen bir tabirle “Asya'nın Dört Küçük Ejderhası” (Asia's Four Little Dragons) olarak anılan ülkelerden birisi olan Kore, bu tarihler arasında yıllık ortalama yüzde 8.5 büyümüştür. Kore'nin ekonomik büyümesinde “chaebol” adı verilen aile şirketleri önemli bir rol oynamıştır. Bugün Korelilerin “five stars” olarak niteledikleri en önemli chaeboller bizim de ilk üçünü yakından tanıdığımız: Samsung, Hyundai, LG, SK Group ve Lotte'dir.
Yalnızca bir araba markası olarak bildiğimiz ve Kore Savaşı'ndan önce bir inşaat ve mühendislik şirketi olarak kurulan Hyundai, Kore savaşı sonrasında yeniden yapılanmaya gitmiş, otomobil ve makine üretimine ağırlık vermiştir. 1967 yılında kurulan Hyundai Motors ilk olarak Ford Cortina modeli arabaları monte etmeye başlamıştır. Yabancılara pek de olumlu bir gözle bakmayan ve otomobil üretimi için gelişmiş bir alt yapısı olmayan bir ülkede bu, gerçekleştirilmesi güç bir görev olmasına rağmen iki yıl sonra “Hyundai Pony” ilk Güney Kore halk arabası olarak satışa sunulmuş ve 1976 yılına gelindiğinde Ekvador'a ihraç edilir duruma gelmiştir. (Türkiye'nin ilk yerli otomobili olan “Devrim” 1961 yılında üretilmiştir.)
Bugün dünyanın en değerli otomotiv şirketlerinden birisi olan Hyundai gemi yapımı, sigortacılık, petrokimya, finans, elektronik ve lojistik alanlarında faaliyetlerini sürdürmektedir. Hyundai Heavy Industries dünyanın en büyük gemi üreticisidir.
Yine, ilk olarak işe noodle ve meyve sebze satarak başlayan Samsung 1950 yılında, perakende ve sigortacılık alanlarına adım atmıştır ve günümüzde elektronik sektörünün yanı sıra, inşaat, eğlence, tıbbi hizmetler ve perakende gibi pek çok sektörde de boy göstermeye devam etmektedir. Örneğin, dünyanın en yüksek gökdeleni olan Burj Khalifa (Dubai) ve dünyanın en yüksek ikiz gökdeleni olan Petronas Towers (Kuala Lumpur) Samsung C&T tarafından inşa edilmiştir.
2017 yılı Fortune Global 500 listesinde toplam 15 Kore firması bulunmaktadır. Samsung Electronics 15, Hyundai Motor 78, SK Holdings ise 95'inci sırada yer alıyor.
Hedef: Güney Kore ile Ticareti Rekor Seviyeye Çıkartmak
Ekonomi Bakanlığı koordinasyonu ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) organizasyonunda düzenlenen Türkiye - Güney Kore Ticaret Heyeti, Meclis Denetim Kurulu üyesi Sn. Bülent Aymen başkanlığında, 7-9 Ağustos 2017 tarihleri arasında, başkent Seul'de gerçekleştirilmiştir.
Ticaret Heyeti kapsamında düzenlenen ve 80'den fazla ilgili Kore firması temsilcisinin katıldığı iş forumunda, Seul Ticaret Müşaviri Sn. Atilla, Güney Kore ve Türkiye'nin ikili ilişkilerinin başlamasının 60. yıldönümünü kutlarken, iki ülke arasında 2013 yılında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması'nın karşılıklı ekonomik ilişkilerimize güç kattığına değinmiştir.
Ticaret müşavirimizin ardından kürsüde yerini alan Kore İthalatçılar Birliği (KOIMA) Başkan Vekili Sn. Myung, Türkiye'nin Kore Savaşı'nda Güney Kore saflarında yer almasıyla birlikte, iki ülke ilişkilerinin kültürel, sosyal ve ekonomik anlamda giderek güçlendiğini belirtmiştir.
TİM Heyeti Başkanı Sn. Bülent Aymen ise, Türkiye ve Güney Kore'nin ikili ticaret hacminin son yıllarda küresel piyasalarda yaşanan gelişmelere paralel olarak mevcut potansiyelin gerisinde kaldığını, ancak bundan sonraki süreçte hedefimizin bu rakamı tekrar rekor seviyelere taşımak olduğunu belirtmiştir.
Forumun ardından, Türk firmaları, 80'in üzerinde Koreli firma ile ikili iş görüşmeleri gerçekleştirmiştir. Heyetin takip eden bölümlerinde, TİM yöneticileri ve Türk firma temsilcileri Türkiye'nin Seul Büyükelçiliği'ne nezaket ziyareti gerçekleştirip, akabinde Kore Ticaret ve Yatırım Geliştirme Ajansı (KOTRA) ve Kore Tekstilciler Birliği'nde (KOFOTI) önemli iş görüşmeleri ve ikili temaslarda bulunmuştur.
Güney Kore Ekonomisi
Koreliler, kendi kültürlerine, değerlerine, gelenek ve göreneklerine son derece bağlı oldukları gibi yerli malı kullanımına da büyük özen gösterir. Şüphesiz yerli endüstrinin kalkınmasında, yerli halkın söz konusu endüstri mallarına olan talebi ve kendi mallarına yönelik tercihi göz ardı edilemez.
Kayda değer hiçbir doğal kaynağı olmayan, topraklarından petrol çıkmayan Kore, sıfırdan başlamak zorunda kalmıştır. Bunlara ek olarak, alt yapısı yetersiz olan ülke alt yapı yatırımlarına ağırlık vermiş, demir yolları ağını geliştirmiş ve sanayi yatırımlarına başlamıştır. 1960'larda ekonomik açıdan çok kötü durumda olan ülke, 1990'a gelindiğinde kişi başına 10 bin dolar gelir düzeyine ulaşmıştır.
1990 ve 2000'li yıllarda gelişmekte olan birçok ülke orta gelir tuzağına düşerek gerilemeye başlarken Kore bu tuzağı aşmayı başarmıştır. Bu başarının ardında yatan en önemli sebepler Kore'nin yüksek teknolojiye yönelmesi, araştırma ve geliştirme yatırımlarına ağırlık vermesidir. Şirketlerin, CEO'lara teslim edilmesi, gelişmiş ülkelerden deneyimli mühendislerin transfer edilmesi ve öğrenilen teknolojilerin geliştirilmesi bugünkü güçlü Kore'yi doğurmuştur. Güney Kore, ithal petrolü rafine edip petrol ürünleri; cevher ithal edip çelik ürünleri ihraç etmeye başlamıştır.
Güney Kore'nin yüksek büyüme performansına olumlu katkı yapan en önemli faktörlerden birisi de beşeri sermayeye yapılan yoğun yatırımlardır. Koreliler eğitimde büyük atılımlar yapmış ve üniversitelerin sanayi ile bütünleşmesine çok önem vermiştir. Güney Kore'nin gelişme dönemi boyunca toplam harcamalar içinde eğitime ayırdığı pay GSYİH'nın yüzde 10'unu geçmiştir. Bu oran, aynı dönemde gelişmekte olan ülkeler arasındaki en yüksek oran olmuştur.
Şüphesiz, tüm bunlara ek olarak, Kore'nin Çin, ABD, Avrupa Birliği ve Avustralya gibi en büyük ticari partnerleri ile yapmış olduğu serbest ticaret anlaşmalarının bilhassa son yıllarda Kore'nin ekonomik gelişimine katkısı da göz ardı edilemez. (Ülkemizle Kore Cumhuriyeti arasındaki serbest ticaret anlaşması kapsamında mal ticareti anlaşması (2013) ve hizmet ticareti anlaşması (2016) bulunmaktadır.)