"Büyüme gerçek mi ?" tartışması
Büyüme rakamlarında rekor kırılması, uluslararası siyasetteki gerginliği az da olsa unutturdu bizlere. Açıklanan yüzde 11.1'lik oran özellikle Ankara'da ciddi bir heyecan dalgası yarattı. Diğer taraftan "büyüme rakamları doğruyu yansıtmıyor" şeklinde eleştiriler de vardı.
Ben "Türkiye gücünü gösterdi" diyenlerle "bu rakamlar doğru değil" diyenlere mesafeli durarak, soğukkanlı şekilde bir analiz yapacağım: Her şeyden önce geçen yıl aynı dönemde negatif büyüyen Türkiye'nin bu yıl yüksek büyüme oranı açıklaması doğal. Diğer taraftan Kredi Garanti Fonu ile başlatılmış olan ivmeyi unutmamak lazım. Ayrıca büyümenin inşaat ve hizmetler tarafında sanayiden daha hızlı bir artış olduğu, nihai tüketim harcamalarının da itici güç olarak iyice belirgin hale geldiğini hatırlatalım. Özetle büyüme yok değil var.
"İşte Türkiye'nin gücü" diyenler için de, Türkiye'ye yakışacak olanın teknoloji, inovasyon, Ar-Ge, tasarım, markalaşma ve yüksek teknoloji ile büyümek olduğunu hatırlatayım. Dolayısıyla katma değer artışını "fiyat/kalite" rekabeti ile sağlamaya devam edersek, geçmişte olduğunu gibi sert dalgalanmalar yaşarız. İhracat ile büyümeyi denemek bu açıdan iyi bir başlangıç olabilir. Çünkü ihracatçılar küresel rekabetin unsurlarını en iyi bilen kesimdir.
Ekonomi büyüdüğü halde enflasyonun yüksek seyretmesi, "ürettiğimiz zaman enflasyon düşer" tezini çürütüyor. Bundan başka "yüksek faizle büyüme olmaz" tezi de çürümüş oldu. Diğer taraftan çift haneli işsizlik rakamı düşündürüyor.
Sonuç olarak, Türkiye'de büyümenin gerçek olduğu ancak büyüme modelinin eskiliği sebebiyle istihdam yaratma konusunda zayıf kaldığı, enflasyon ve faizlerin yüksekliğinin de daha uzun süre devam edeceği anlaşılıyor.
Trump'ın dönüşü..ABD'de vergi yasasının kanunlaşmasını Trump büyük bir şov ile kutlandı. Tam 30 yıldan sonra ilk defa vergi oranlarında toplum lehine bir adım atan Cumhuriyetçi Parti'nin büyük bir zafer kazandığını söylemek gerekiyor. Daha önce en ciddi vergi reformu Reagan döneminde gerçekleştirilmişti. Demokrat Parti'nin seçimleri kaybetmesinin en önemli sebeplerinden biri de bu gerçek aslında. Demokratlar kamu harcamalarını artırıp vergilerle finanse etmeyi OBAMA zamanında iyice abartında yenilgi kaçınılmaz oldu. Dün Trump "Şubat ayındaki bordrolarınızda farkı göreceksiniz" diyerek Amerikalılara büyük bir müjdeyi vermiş oldu. Bu adım çalışanlar kadar iş sahipleri için de önemli bir gelişme anlamına geliyor. KOBİ boyutunda firmaların vergi yükünde çok ciddi bir rahatlama olacağı gözüküyor.
Ben bu satırları yazarken, Trump, iç siyasette aleyhine gelişen atmosferi bu şekilde lehine çevirdi. Birleşmiş Milletlerde yapılacak oylama için de mesajını verdi: "Aleyhte oy kullananları not edeceğiz". Bu mesajın ardından da "bizden artık para alamazlar, tasarruf ederiz, harika" diyerek noktayı koydu.
Açıkçası Trump Amerikan Kamuoyuna öyle güzel bir hediye verdi ki, dış politikada kırdığı potlar ve yaptığı yanlışların sade vatandaş tarafından önemsenmeyeceği bir duruma geldi. Vergi Reformu, her ne kadar etkisi gecikmeli olsa da, Reagan'ın ikinci kez başkan seçilmesine yaramıştı.
Bu bilgilerin ışığında Trump'ın önceden belirlenmiş bir ajanda dahilinde hareket ettiğini söylemek mümkün. Dolayısıyla dış politikada daha büyük sürprizlere hazır olmamız gerekiyor. Herkes hesabını buna göre yapmalı.