G20'nin ticaret taahhütü
Temmuz ayında Hamburg'da gerçekleştirilen G20 Zirvesi'nden geriye akıllarda, kolay kolay unutulamayacak vandal görüntüler kaldı. Dünya liderlerinin toplandığı şehir çılgın bir saldırıya uğrarken, açıkçası müzakerelerin mahiyetinde de huzursuzluklar baş gösterdi. Bu anlamda özellikle enerji faslında ABD'nin yeni tutumu, bildiriye de açık açık yansıdı. Ülkenin Paris Anlaşması'ndan çekilmiş olmasıyla birlikte, G20'de konu bu kez tam uyum sağlanamadan 19-1 kapandı. Dev platform böylelikle, temel meselelerinden birinde ilk kez mutabakat sağlayamamanın rahatsızlığını hissetti. Üstelik rahatsızlık yaratan mevzu sadece enerji ile de kalmadı. Ticaret de, yine Trump'lı ABD'nin baskısıyla gündemi geren bir diğer konu oldu. Kurulduğu günden bu yana serbest ticaretin savunuculuğunu yapan ve korumacılığa rest çeken G20, Hamburg'dan çıkan bildirgede ilgili cümleleri nasıl bir araya getireceğini resmen bilemedi.
2016'da Çin'de kaleme alınan satırlar hatırlanacak olursa, “Ticarette 2018 sonuna kadar korumacı önlemlerin yenilerinin önüne geçileceğine ve mevcutlarının azaltılacağına” dair taahhüt verilmişti. Dikkat edilirse, hem mücadelenin tanımı hem de verilen süre zarfı, cümleyi ve de ilgili kararlılığı güçlü kılmıştı. 2017'de Almanya'nın başkanlığındaki zirve ise, bu duruşun zayıfladığını kanıtladı: Korumacılıkla mücadelenin devam edeceğini ifade eden 2017 sonuç bildirgesi, bunun adaletsiz ticaret uygulamalarını da içereceğini belirtmeden geçmedi. Ayrıca bu minvalde, ticareti savunma araçlarının rolünün hakkı da teslim edildi.
Doğrusu bu noktada, G20 Zirvelerinden çıkan kararların ince detayları bir yana, bunların uygulanmasının da öteden beri önem taşıyan bir mesele olduğunu vurgulamak gerekir. Nitekim sadece ticaret değil diğer birçok maddede de, G20 ülkelerinin toplantılarda verdikleri sözleri tutmakta tam anlamıyla başarılı olduğu söylenemez. Ülkeden ülkeye ve alandan alana değişen başarı(sızlık)ları, G20 Research Group'un ilgili raporlarında her dönem izleme şansı buluyoruz. İşte tam bu noktada, Çin'den çıkan kararların Eylül 2016'dan Temmuz 2017'ye uzanan süreçte ne derece icra edildiğine dair bulguları not düşmek de anlamlı olacaktır. Öyle ki söz konusu rapor, ticarette korumacılık sorununa ilişkin taahhütlerin, bu dönemde ortalamada yüzde 65 oranında bir gerçekleştirilme notu aldığını gösteriyor. Bu ise, diğer maddelerle karşılaştırıldığında, fosil yakıtlar ve kadın istihdamı meselelerinden sonraki en düşük 3. skor anlamına geliyor. Nedenine bakıldığında da, birçok ülkenin verdiği sözlere binaen ancak “kısmi adımlar” attığı bir tablo karşımıza çıkıyor.
Dolayısıyla ticarete dair daha güçlü sözlerin verildiği bir önceki dönemde dahi pek tatmin edici bir performans sergileyemeyen G20'nin, Trump'ın izlerinin çok net görüldüğü ve kayıtlara geçtiği Hamburg Zirvesi sonrasında nasıl bir seyir izleyeceği ister istemez bir tedirginlik yaratıyor.