Çin ekonomisi yavaşlarken
Çin ekonomisi 2016 yılını yüzde 6,7 oranında bir büyümeyle geride bıraktı. Son senelerde kademe kademe yavaşladığını izlediğimiz ekonomi, böylece 1990'dan bu yana en düşük hızına imza atmış oldu. Aslına bakılırsa, küresel ekonominin yüzde 3'lük gelişimiyle düşük büyüme tuzağına takıldığı bir konjonktürde, Çin'in GSYH verileri hoş bir görünüm sunuyor. Tabii bu noktada, ilgili verilerin ne kadar sağlıklı olduğuna dair kaygıların da ne zamandır akılların bir köşesinde takılı kaldığını not düşmek gerek. Yine de, verileri olduğu gibi kabul ettiğimizde, Çin'in 2016 global büyümesinin 1 puanını tek başına karşıladığını söylemek mümkün. Bir diğer deyişle küresel ekonomi, bu dönemde kaydettiği hızın yaklaşık yüzde 30'unu Çin'e borçlu görünüyor.
İşte bu doğrultuda, dünden bugüne kurmuş olduğu sıkı ekonomik bağlar da düşünüldüğünde, Çin'deki yavaşlama kendi vatandaşlarını olduğu kadar dünya vatandaşlarını da ilgilendiriyor. Nitekim Çin hükümeti de, ne zamandır izlediği patika olarak duyurduğu yavaşlayarak büyümenin, ekonomiyi 2017 yılında yüzde 6,5 GSYH artışına taşıyacağını ilan etti. Bu çerçevede son dönemde izlenen büyüme politikası tüketime odaklanmayı benimserken, altyapı yatırımlarının da halen devam ettiğini gözlemliyoruz. Yüksek hızlı ray sistemleri, otoban ve kırsal yol çalışmaları sürerken, hükümet inovasyon temelli dinamikleri tetikleme konusunda da ısrarcı... Nitekim “Internet Plus” eylem planı ve “ulusal büyük veri” stratejisini uygulama hususunda bir kararlılık gözleniyor. Sanayiye sınıf atlatması planlanan “Made in China 2025” için de çoktan kollar sıvanmış durumda…
Öte yandan, ülkede istikrarlı bir büyüme seyrinin sağlanabilmesi için, reform ajandasının sağlıklı işleyebilmesi gerekiyor. Bu ciddi bir gereksinim zira 1,3 milyarı aşkın dev bir nüfus, istihdam ve gelirdeki gelişmeleri bizatihi yaşıyor. Dolayısıyla Çin yönetiminin, bir yandan riskleri törpüleyip diğer yandan da etkin bir büyüme ortamını sağlaması şart. Bu doğrultuda ise akla hemen Çin'in borç yükü geliyor. Sürdürülebilir iç dinamikler için daha sağlıklı bir borç kompozisyonuna kavuşma ihtiyacının bilinci ise, 2017 Hükümet Çalışma Raporunda da dikkat çekiyor. Çin'in odaklanması gereken bir diğer alan da, devletin işlevini etkinleştirmek olarak göze çarpıyor. Son yıllarda bu konuda birtakım icraatlar yapan yönetim, görev çakışması yaşayan kurumlarda birleşmelere gitmiş, ayrıca alt kademelere yetki delegasyonu yapmaya başlamıştı. İşte merkezileşmeden uzaklaşmayı benimseyen bu yaklaşımın 2017'de de süreceği anlaşılıyor. Tabii bunun yanı sıra Çin ekonomisi, hedeflediği büyüme yolunda dışarıda da Bir Kuşak Bir Yol projesiyle fırsat aramayı sürdürecek. Öte yandan gelecek planlarının darbe almaması için, yeni ABD yönetimi tehdidiyle de, malum, başa çıkılması gerekiyor.