YEP... Yeni... Yine... Yeniden...
YEP... Yeni... Yine... Yeniden...
Türkiye artık 1 trilyon dolar civarında milli gelire sahip olmak için yola çıkmış durumda. Çin ya da Hindistan gibi doyurması gereken milyarlarca vatandaşı da yok. Bu sebeple yüzde 4 ya da yüzde 5 arası büyüme hızı Türkiye için uygundur, aşırı ısınma yaratmadan yola devam ederken değişim sürecini de icra etmek fırsatını bulabiliriz.
Yeni açıklanan ekonomik programın (YEP) detayları üzerine konuşmadan önce bir önceki plandaki 2021 hedeflerinin sadece iki konuda değişmiş olduğunun altını çizmeliyim: Bütçe açığı ve cari açığın milli gelire oranında gözle görülür değişiklikler yapılmış.
En baştan ele almak gerekirse, bir önceki plandaki 2019 hariç büyüme hedefinde 2020 için bu sefer daha yüksek seviyeler belirlenmiş. Bir önceki planda yüzde 3,5 iken yüzde 5'e revize edilmiş ve 2022 dâhil her sene bu büyüme öngörülmüş. Aslına bakılırsa yüzde 5'ten daha yüksek bir büyüme hedefi bu şartlar altında beni korkuturdu. Çünkü Türkiye artık 1 trilyon dolar civarında milli gelire sahip olmak için yola çıkmış durumda. Çin ya da Hindistan gibi doyurması gereken milyarlarca vatandaşı da yok. Bu sebeple yüzde 4 ya da yüzde 5 arası büyüme hızı Türkiye için uygundur, aşırı ısınma yaratmadan yola devam ederken değişim sürecini de icra etmek fırsatını bulabiliriz.
Enflasyon hedefinde ise bir önceki planda 2019 hedef yüzde 15,9 iken şimdi yüzde 12,9'a gerilemiş. Bu önemli bir gelişme. Bir önceki planda da var olan “tek hane enflasyon hedefi” yeni planda yüzde 9,8'den yüzde 8,5'e revize edilmiş. En başta belirttiğim gibi 2021'ye ait yüzde 6'lık hedef aynı şekilde duruyor. Ancak enflasyonu yüzde 5'ten aşağıya düşürmek plana göre 2022 yılında gerçekleşebilecek.
İşsizlik konusunda benzer bir yaklaşım var. Daha önceki planda 2019 yılında yüzde 12,1 işsizlik hedefi varken beklenti yüzde 12,9 olmuş. Gelecek yılın tahmini çok küçük bir değişiklik ile yüzde 11,8 olarak maddeleşmiş. Diğer parametrelerde olduğu gibi 2021 hedefi bir önceki plandaki gibi kalmış: yüzde 10,8. Tek hane işsizliği ise yüzde 9,8'de 2022'de tecrübe etme ihtimalimiz gözüküyor.
“Yumuşak karnımız faiz dışı fazla ve cari açık”
Cari açık/milli gelir hedefi ise öngörüden çok “olmazsa olmaz” tadında yazılmış gibi. Daha önceki planda 2019 hedefi yüzde -3,3 iken son bir yıldır yaşadığımız daralma sebebiyle pozitif bir rakam ile tamamlanacağı belirtilmiş. Olumlu bir gelişme olarak 2020 hedefi yüzde -2,7'den yüzde -1,2'ye revize edilmiş. Aynı şekilde 2021 hedefi de yüzde -2,6'dan oldukça radikal bir şekilde yüzde -0,8'e çekilmiş. Hatta 2022'de “sıfır cari açık” bekleniyor. Buradaki tek mesele şu: yüzde 5 büyümeyi yakalarken Türkiye'nin en ciddi sorunu olan dışa bağımlılık ve katma değer sorununu çözebilecek miyiz? Bu sebeple cari açık hedefini “yapacağız” değil “yapmalıyız” diye yorumladım.
Bütçe açığı/milli gelir oranı ise oldukça gerçekçi bir yaklaşımla, “bize süre lazım” tadında 2019 ve 2020 için yüzde -2,9 ve 2021 için de yüzde -2,5 olarak öngörülmüş. Bir önceki plana göre neredeyse 1 puan daha yüksek. Buna rağmen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın “yüzde 3 kırmızı çizgimdir” dediğine uygun şekilde hazırlanmış diyebilirim. 2022'de ise bu oranın yüzde 1,5'e indirilmesi düşünülüyor. Yani maliyenin ve kamu harcamalarının rehabilitasyon süreci biraz uzun sürecek. Faiz dışı fazla hedefleriyle alakalı da bazı itirazlarım var ama zaman geçtikçe revize edilir diye düşünüyorum.