Mucize Çözüm Yoktur, Sadece Aklına Gelmemiştir!
Geçen ay medyada “Emre Alkin'den enflasyon için dört öneri” başlığıyla yayınlanan haberler vardı. Aklıma İMKB Eski Başkanı Osman Birsen geldi. Beraber çalıştığım ve feyiz aldığım üstat bana bir keresinde şöyle demişti: “Ekonomi ile ilgili önerilerde aşağı yukarı herkes mantıklı olanı söyler. Ancak önemli olan mantıklı olanı yaptırmaktır. Yani pasta yeme demek kolay, önemli olan şişman kişiye pastayı yedirtmeyecek doktoru bulmaktır.” Kesinlikle doğru bir önerme.
Sosyal medyada bazen bana serzenişte bulunanlar oluyor. “Bunları yetkililere söylediniz mi?” diye. Elbette söylüyorum. Ancak her dediğimizi yapacak halleri yok. Bir başka gerçek de şu: Pastayı yedirtmeyecek doktor ben değilim. Öyle bir konumda olsam, eleştiriler belki haklı olabilirdi.
Elimizden geldiği kadar, kırıp dökmeden doğru bildiğimizi anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü doğru sözden güzeli, doğru zamanda söylenmesidir. Eğer mesele haklı çıkmaktan ibaret olsaydı, bilim adamı olmayı seçmezdik. Mesele doğruyu yaptırmak ise, bize yapılan eleştirilerdeki üslupla bir yere varamayız. Dostlara naçizane arz edeyim dedim.
Şimdi geri dönelim: Açıklanan enflasyon verileri piyasadaki gerçekleri yansıtıyordu diyebilirim. En azından İTO verileriyle uyumluydu. TÜİK üzerindeki baskıyı da hafifletmiş oldu. “Benim enflasyonum bu değil” diyenler var. Biliyorum. Bahsettikleri gerçeğin ismi 'hayat pahalılığı'. Bu sebeple enflasyonla karıştırılmaması gerekiyor.
İşte dört öneri
Giyim ve ayakkabı fiyatlarında sert bir gerileme var. Kırılgan talep nedeniyle işyerlerinin yüksek ıskontolar yapmasından kaynaklanıyor diyebilirim. Gıdada, özellikle de işlenmemiş gıdada ise oldukça dikkat çekici bir yükseliş var. Bütün dünyada gıda enflasyonu geriler ya da yerinde sayarken Türkiye'de yükselmesi tamamıyla bir fenomen. Anlaşılan şu ki, kartel ve tröst oluşumlarına veya piyasayı bozucu davranışlarda bulunanlara yerinde müdahale edilemiyor.
Olumlu tarafa bakarsak; çekirdek enflasyonun düşmesi beni memnun etti, ancak bu konuda büyük başarı elde ettik demek için erken olduğunu düşünüyorum. Fırsat buldukça 'faizler ne zaman düşer' sorusuna cevap vermeye çalışıyorum. Merkez Bankası ancak ve ancak çekirdek enflasyonda kalıcı düşüş sağlanmasıyla faizi düşürecektir. Bunun için de iki ayımız daha var. Enflasyonun düşmesi için mutlaka, Merkez Bankası, Ticaret Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın koordinasyon içinde çalışmaları gerekiyor. Talep enflasyonundan bahsetmek mümkün değil, ama maliyet enflasyonu var. Enflasyonla başa çıkabilmek için bu gerçekle yüzleşmeliyiz. Kasada yüzde 10 indirimle enflasyonu kalıcı şekilde düşürmek mümkün değil. Dolayısıyla maliyetleri aşağı çekecek radikal adımlar gerekiyor. Alt alta bu adımları sıralayayım:
1. Kamu harcamalarının dizginlenmesi ve Türkiye'nin gerçekten rekabette olduğu Meksika ve benzeri ülkelerde olduğu gibi daha düşük vergi oranlarının uygulanması.
2. Sektörlerle ilgili sağlıklı veri tutmak ve takibini yapmak. Türkiye'de bütün sektörlerde çok ciddi bir istatistik eksikliği var. Çalışan sayısı, makine sayısı, üretim kapasitesi gibi istatistikler yok. Mevcut bilgiler ise güvenilir değil. Bugün her sektör milyonlarca insanı çalıştırdığını, memleket ekonomisine büyük katkısı olduğunu söylüyor. Fakat elinde bunları kanıtlayacak istatistik yok. Tarımdan sanayi ve hizmetlere kadar, ekonomiyi kabul edilebilir düzgün standartlarda takip edemiyoruz. Elimizde sağlıklı veri olmayınca fiyat davranışlarını kontrol edemiyor, piyasa bozucu etkinliklerin üstesinden de gelemiyoruz.
3. Devlet, başta tarım olmak üzere tüm sektörlerdeki hakim oluşumları tespit edip izlemeli, tekelleşme ve kartellerin kararlılıkla üzerine gitmeli.
Unutmadan, TCMB'ye şu uyarılarda da bulunmam gerekiyor:
- TÜFE'yi değil, çekirdek enflasyonu hedef alsın.
- Açıklamaları net ve anlaşılır olsun.
- Başkan az konuşsun, ama konuşması gereken durumlarda da sessiz kalmasın.
Şimdi diyeceksiniz ki “Hani dört öneri vardı ?” Yoktu. Zaten üç tane öneride bulunmuştum. Bir de TCMB'ye uyarıda bulundum. Yani üç öneri ve bir uya