Sanayideki Küçülme İhracatı Olumsuz Etkiler
Ağustos ayından beri ekonomide dengelenme politikaları uygulanmaktadır. Bu politikanın öncelikli amacı iç talebi sınırlayarak enflasyonu kontrol altına almak, buna karşın ihracata ağırlık vererek ekonomide sürdürülebilir bir büyüme ve cari dengeyi tesis etmektir. Ancak politika uygulamaları sanayide keskin bir küçülmeye yol açmaya başlamıştır. Türkiye'nin ihracatının yüzde 90'dan fazlası da sanayi ürünleridir. Bu çerçevede küçülen ve ölçek kaybeden sanayinin ihracatta rekabet olanakları da azalabilecektir. Sanayide küçülmenin sürmesi ise bir süre sonra ihracatta da gerilemeye yol açabilecektir.
Ağustos ayından sonra hem yaşanan gelişmeler hem de uygulanan ekonomide dengelenme politikaları ile sanayi üretiminde keskin bir gerileme yaşanmaya başlamıştır. Sanayi üretimi yılın ilk yarısında yüzde 6,3 büyümüştür. Ancak 2018 yılının üçüncü çeyreğinde büyüme yüzde 0,7'ye inmiştir. Son çeyrekte ise sanayi üretimi yüzde 6,9 daralmıştır. Böylece yıl genelinde toplam sanayi üretimi artışı sadece yüzde 1,6 olarak gerçekleşmiştir. İmalat sanayinde ise yıllık büyüme yüzde 1,3 olmuştur.
Ekonomide uygulanan politikalar ile dengelenmenin iç talepteki daralmanın ihracat ile ikame edilmesiyle sağlanacağı varsayımı bulunmaktadır. Ancak ihracatta miktar olarak artış gerçekleşmekle birlikte sanayi üretimindeki gerileme hızlanarak sürmektedir. Bir başka deyişle ihracat iç pazardaki daralmayı ikame edememektedir. Buna bağlı olarak sanayi firmalarında ölçeklerin azalması sonucu ihracatta da rekabet gücü zayıflamaktadır. İç pazardaki daralma sonucu sanayinin ihracata ağırlık vermesi ile birlikte dışarıda Türk firmaları arasında artan rekabet ihracat birim fiyatlarını düşürmektedir. 2018 yılının ilk çeyreğinde sanayi ürünleri ihracat birim fiyatı 1,82 dolar kg iken, son çeyrekte 1,50 dolar/kg'ye gerilemiştir.
TL seviyesi de sanayinin ihracat faaliyetlerine destek vermemektedir. Nitekim 2018 ağustos ayından itibaren tüm maliyetlerde önemli artışlar yaşanmıştır ve bunların büyük bölümü kalıcı olmuştur. TL ise Ağustos ayındaki düşüş zirvesinden sonra değer kazanmaya başlamıştır. Özellikle Merkez Bankası'nın yüksek faizleri ve sıcak paranın tekrar gelmeye başlaması TL'yi değerli hale getirmektedir. Kalıcı yüksek maliyet artışlarına karşın TL'nin değer kazanması ihracatı da zorlaştırmaktadır. Nitekim TL'nin değerlendiği Aralık - Ocak - Şubat aylarında ihracat performansı da zayıflamaya başlamıştır.
Sanayi sektörü için bir diğer önemli konu mali yükümlülüklerin karşılanabilmesidir. Ağustos ayında yaşanan gelişmeler sonrasında hızla yükselen enflasyon, döviz kurları ve faiz oranları belirli ölçüde gerilemiş olmasına karşın sanayi firmalarının mali yapıları üzerinde kalıcı olumsuz etki yaratmıştır. Sanayi firmaları finansal borçlarının geri ödenmesinde ağırlaşan yükler ile karşılaşmıştır. Bu ağırlaşan yüklerin karşılanmasında sanayi firmaları için en önemli unsur satışları ve nakit girişleridir. Ancak ekonomide dengelenme politikaları ile yaşanan küçülme satışları ve nakit girişlerini de azaltmaktadır. Bu nedenle sanayi firmaları ağırlaşan mali koşullarını karşılayacak önemli bir araçtan da mahrum kalmaktadırlar.
Sanayide 2018 yılının ikinci yarısında başlayan küçülme 2019 yılında da devam etmektedir. Türkiye sanayi PMI verisi Ocak ayında da 44,2 puan ile sanayi üretiminde aylık yüzde 5-6 arasında küçülmeye işaret etmektedir. Mevcut dengeleme politikaları aynen sürdürüldüğü takdirde sanayide en azından yılın ilk ve ikinci çeyreğinde küçülme devam edecektir. Sanayideki küçülme ister istemez ihracatı da olumsuz etkileyecektir. Sanayi firmalarının üretimde küçülerek ölçek ve rekabet gücü kaybetmesi ihracatı da sınırlayac