İkinci Yüzyıla Çok Daha Güçlü Başlıyoruz
Türkiye Cumhuriyeti 100. yılı geride bırakırken yeni umutlara, heyecanlara ve başarılara yelken açıyor. Hedefimiz ve gayretimiz her zaman dünden çok daha büyük olmak zorunda. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İzmir İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşmada, “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmazsa devamlılığı sağlanamaz.” diyerek kalkınmanın önemine vurgu yapmıştı. Nitekim Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de ulusal sanayileşme hamlesi başlatılarak; tekstil, şeker, madencilik, çelik, havacılık ve savunma sanayi başta olmak üzere birçok sektörde fabrikalar inşa edildi.
Cumhuriyet öncesi Türk girişimcilerin kahve, lokum gibi gıda ağırlıklı esnaf ölçeğinde faaliyet gösterdiği düşünüldüğünde sanayileşmede atılan adımlar da devrim niteliğindeydi.
Kısıtlı imkânlar ve zor şartlar altında kısa sürede büyük başarılar elde edildi.
Geride bıraktığımız bir asırda bildiğiniz gibi ülkemiz siyasi ve ekonomik anlamda çok zor zamanlardan geçmiş olsa da Atatürk'ün mücadeleci ve kararlılığını yansıtan “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır.” sözleri bizlerin düsturu oldu.
Bugün ülke sanayimizin iyi bir noktada olduğunu düşünüyorum. Hiç şüphesiz daha iyi olabilirdi. İçinde bulunduğumuz bu güzel coğrafyanın sahip olduğu jeopolitik riskler nedeniyle hayal ettiğimiz yere gelemedik. Fakat bu, hedefe doğru yol alamayacağımız anlamına gelmiyor.
İkinci yüzyıla daha güçlü başlıyoruz.
Bazı sektörlerde küresel oyuncu, üretimde ise marka ülkeyiz. Savunma sanayi basta olmak üzere yüksek teknolojili üretim ve ihracatımızın payındaki artışın altını özellikle çizmek istiyorum. En önemlisi ise Türk girişimci ve ihracatçılarımızın kazandıkları özgüven.
Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin, mutlaka Türk girişimcilerle karşılaşırsınız. İhracatçılarımızın 220 ülke ve bölgeye uzanan coğrafi bir ağı var. Artık sınırları aştık. Bu ifadeyi sadece coğrafi anlamda kullanmıyorum. Düşüncelerimize, hedeflerimize artık bir sınır koymuyoruz. Başarmak için dünden daha çok çalışıyoruz. Avrupa'nın Çin'i ifadesini kabul etmedik. Teknolojik gelişimi de üretim süreçlerine entegre ederek küresel şirketlerle rekabet edebilecek kaliteli ürünler üretmeye başladık.
Dünya, küresel enflasyon fırtınası ile mücadele ediyor. Bu durum Avrupa Birliği başta olmak üzere en büyük pazarlarımızı olumsuz etkiliyor olsa da bizler için “umutsuz durum” yoktur.
Küresel yavaşlamaya rağmen ihracatımızı artırmak ve dönemsel dalgalanmaların olumsuz etkilerini azaltmak için alternatif pazar arayışımız tüm hızıyla devam ediyor. İhracatçı birliklerimizle beraber dokuz ayda 62 ülkeye 118 ticaret heyeti düzenlendik. Yılsonuna kadar toplamda 170 ticaret heyetine ulaşacağız.
Cumhuriyetimizi kuranların ruhuna yakışır bir mücadele ile iktisadi anlamda ülkenin kalkınmasına katkı sunmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Ve inanıyorum ki ikinci yüzyılda mutlaka hayal ettiğimiz Türkiye'ye kavuşacağız.