İhracatçımızın Bir Bankası Oldu, Sıra Dövizde
Yılın ilk beş ayını geride bırakırken ihracat hacmimiz önceki yıla benzer bir grafik çizmiş olsa da hedefimizin altında kaldığını belirtmek isterim. Küresel ticaretteki yavaşlama ve en büyük ihracat pazarımız olan AB ülkelerindeki durgunluğun, ihracatımıza olumsuz yansıması olsa da hedefimizin geride kalmasının en önemli nedeni, döviz kuru nedeniyle Türk ihracatçısının rekabet gücünü kaybetmesidir. İhracatçımızın bugün yaşadığı en büyük iki zorluk; fiyat tutturulamaması ve finansmana ulaşım olarak önümüzü çıkıyor.
İhracatçımızın yaşadığı finansman sıkıntısının aşılmasına yönelik Meclisimiz 30. yıldönümünde önemli bir adım attı. Türkiye'nin milli sermayeli ilk özel bankası Türk Ticaret Bankası'nın ihalesinde en yüksek teklifi, bir buçuk yıl önce kurduğumuz İhracatı Geliştirme (İGE) A.Ş. verdi. İhalenin gerekli resmi onayları da alınarak üreticinin ve ihracatçının menfaatini gözeten ve yönetiminde ihracatçıların da bulunacağı bir bankamız oldu. Kurulduğu günden bu yana Türkiye'nin üretim ve ihracatla yükselmesi noktasında öncü rol oynayan Türkiye İhracatçılar Meclisimizin 30. yıldönümünü böylelikle bir banka ile taçlandırmış olduk.
İGE'yi bir finans grubuna dönüştürerek ihracatın finansmanında yeni bir dönem başlatmış olacağız. Türk Ticaret Bankası, yeni dönemde ihracata ve ihracatçıya odaklı, uzmanlaşmış bir bankacılık faaliyeti yürütecek. En önemlisi de üretim sahasından gelen yorumlar ve taleplerle şekillenecek bir yönetim anlayışı olacak.
Daralan küresel pazarda ihracatımızı artırabilmemiz için döviz kurunun da enflasyon oranında artması gerektiğini her platformda dile getiriyoruz. İhracatçılarımız, her hafta dünyanın dört bir yanında yeni müşteri bulmak için ülke ülke geziyor. Sipariş alma noktasında en büyük sıkıntıyı kur seviyeleri nedeniyle fiyatlamada yaşıyorlar. Büyük emeklerle girebildiğimiz bazı pazarlarda kayıplar yaşamaya başladık. Oysa bizim pazar kaybetmeye tahammülümüz yok. Aksine rekabetçiliğimizi artıracak adımlarla yeni pazarlarda bayrak gösterebilmeliyiz.
Dış ticaret verileri de mevcut kur politikasının ithalatı artırdığını açıkça gösteriyor. Yılın ilk beş ayında dış ticaret açığı yüzde 29,5 artarak 56 milyar doları aştı. İhracatın ithalatı karşılama oranı da geçen senenin aynı döneminde yüzde 70,3 iken bu yılın ilk 5 ayında 64,6'ya geriledi.
Ülkenin daha çok dövize ihtiyacı olduğu bir dönemde daha fazla ihracat yapmaktan başka çaremiz yok. Bunu da doğru döviz kuru ile yapabiliriz.
Daha fazla üretim ve satış yapabilmek için ihracatçımız her türlü teknik imkâna ve heyecana sahip. İhtiyaçları olan tek şey ise emeklerini satışa dönüştürecek bir kur politikası.
Seçimlerin tamamlanmasıyla birlikte belirsizlik ortamı sona erdi. Artık tüm enerjimizle işimize odaklanmanın zamanı geldi. Biz yeni dönemden daha da umutluyuz. Üretim ve ihracata öncelik veren bir ekonomi politikasıyla Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yıldönümünü rekor ihracatla kapatacağımıza inanıyorum.