Dünya ekonomisi yüksek büyüme ve enflasyon ikilisine yaklaşıyor
Dünya ekonomisinde büyümenin hızlanması ve ticaretteki genişleme iyimser bir ortam yaratmış olmakla birlikte önemli gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Bunların başında yüksek büyüme ve yüksek enflasyon dönemine yaklaşılıyor olması gelmektedir.
Dünya ekonomisinde yeni bir döneme doğru girilmektedir. Küresel kriz sonrası ilk aşamada öncelikle yaşanan düşük büyüme ve deflasyon dönemi ardından zayıf büyüme ve sıfır enflasyon dönemine geçilmiştir. Daha sonra hızlanan büyüme ve düşük enflasyon dönemi yaşanmıştır. 2018 yılında ise yüksek büyüme ve yüksek enflasyon dönemine yaklaşılmaktadır. Özellikle ABD'den başlamak üzere enflasyonda artış beklentileri kuvvetlenmiştir. Böyle bir dönem yüksek büyüme ile dönem daha sıkı para politikası, finansal koşullar ve faizler getirecektir. Bu koşulların etkileri gelişen ülkelerde yeniden ayrışmalara yol açacaktır.
Küresel ekonomide hızlanan büyümenin arkasında kuvvetli bir artış gösteren küresel sanayi üretimi bulunmaktadır. Küresel sanayi üretimi Şubat ayında da kuvvetli bir performans göstermiştir. Küresel Sanayi PMI verisi son 8 yılın en yüksek seviyesindedir. Sanayide üretim, yeni siparişler, alınan ihracat siparişleri ve istihdam göstergeleri artış eğilimini sürdürmektedir. Özellikle sanayi üretimi gelişmiş ülkelerde çok kuvvetlenmiştir. ABD'de sanayi PMI verisi Şubat ayında 60,8'e yükselirken, Euro Bölgesinde 58,6 olmuştur. Sanayi üretimindeki artış eğilimi sürecektir ve diğer sektörleri de destekleyecektir.
ABD'de Başkan Trump'ın Demir Çelik ve Alüminyum ithalatına ek vergiler getirmesi ile birlikte küresel alanda örtülü sürdürülen ve sınırlı kalan ticaret engellerinin açık bir ticaret savaşlarına dönüşme ihtimali artmıştır. ABD'nin bu kararına AB, Japonya, Çin, Kanada, Rusya ve diğer ihracatçı ülkeler sert tepkiler göstermiştir. Bu ülkelerin de karşılık olarak ticaret te karşı korumacı önlemler alması halinde dünya ekonomisindeki iyileşme yara alabilecektir. Ayrıca ticaret savaşlarına kur savaşları da eklenecektir. Olası ticaret savaşları gelişen ülkelerin de ihracat performansını olumsuz etkileyecektir.
Küresel siyasi ve ekonomik gelişmeler karşısında Euro-Dolar paritesinde önemli bir sıkışıklık yaşanmaktadır. Faiz artışı beklentisi Doları desteklemektedir. Ancak çifte açıklar ve Trump yönetiminin kararları Doları zayıflatmaktadır. Almanya'da hükümetin kurulabilmesi Euro'yu desteklemiştir. Ancak Euro alanında enflasyonda görülen gerileme Euro'yu zayıflatmaktadır. Bu çerçevede Euro-Dolar paritesi 1,22-1,25 arasında dar bir bant içinde sıkışmış bulunmaktadır. Paritede halen yön belli değildir ve sıkışma sürecektir.
Küresel ekonomide bu gelişmeler yaşanırken Türkiye'nin dış ticaret açığı ise hızla artmaya başlamıştır. Şubat ayında ihracat yüzde 9 artarken ithalat yüzde 19,6 yükselmiştir. Böylece dış ticaret açığı da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15 artmıştır. Şubat ayı sonu itibariyle yıllık dış ticaret açığı 84 milyar dolara yükselmiştir. Artış ivmesinin korunması halinde dış ticaret açığı 2018 yılında 100 milyar doların üzerine çıkacaktır. İç talepteki destekler ve dış ticaretteki artışa bağlı olarak sanayi üretimindeki genişleme ithalatı yeniden artırmıştır. 2018 yılında yatırım ve tüketim malı ithalatı da yeniden artmaya başlamıştır.
Böylece küresel mali sıkılaşma beklentisi, yüksek enflasyon ve jeopolitik risklerden sonra Türk Lirası üzerine dördüncü baskı dış ticaretteki hızlı artış ile oluşmaktadır. Moody's Türkiye'nin kredi notu indiriminde dış ticaret açığındaki artışa özellikle dikkat çekmiştir. Tüm bu nedenlerle küresel talebin canlandığı ortamda ihracatımızı daha hızlı artırma ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.