Avrupa'nın Enerji Krizini Fırsata Dönüştürebiliriz
ZOR VE BELIRSIZLIKLE dolu bir yılın son çeyreğine girmiş bulunuyoruz. Ekonomilerdeki olumsuz iklime rağmen yılın ilk üç çeyreğini, ihracatçılarımızın üretim tecrübesi ve büyük gayreti ile hedeflerimiz paralelinde geçirmeyi başardık. Eylül'de ihracatımız yüzde 9,2 artışla 22,6 milyar dolara ulaştı. Böylelikle son 12 ayın tamamında aylık ihracat rekorları kırmış olduk. İhracatımız 9 ayda 188 milyar doları, 12 ayda ise 252 milyar doları aştı. Birim ihracat değerimizdeki sürdürülebilir artış ise beni ayrıca mutlu ediyor. Küresel ticarette daralma endişesinin giderek büyüdüğü bir dönemde ihracatçılarımızın elde ettiği bu başarı, çok daha büyük anlam kazanıyor.
Avrupa Birliği ve ABD ekonomileri başta olmak üzere resesyon endişeleri daha da arttı. Bu durum hiç şüphesiz ihracatçılarımızı endişelendiriyor. İçinde bulunduğumuz durumu doğru yorumlayabilirsek, bu süreci ihracatımız açısından olumlu değerlendirebiliriz. Dünyanın bugün bir ekonomik krizden ziyade bir enerji krizi ile karşı karşıya olduğunu düşünüyorum. Son bir yılda yüksek küresel enflasyonu tetikleyen, navlun ve enerji maliyetlerinin aşırı artmasıydı. Navlun maliyetindeki bu artışı, coğrafi konumumuz ve esnek üretim altyapımız ile lehimize döndürmeyi başardık. Navlun son beş aydır düşüyor ve neredeyse önceki yılın seviyelerine yaklaştı. Fakat ihracatımızdaki büyüme kalıcı oldu. Gelecek dönemde, Avrupa'yı etkileyen enerji krizini de bir avantaja dönüştürebiliriz.
Sanayicimizin enerji maliyetleri son bir yılda artmış olsa bile Türkiye'nin enerji sıkıntısı bulunmuyor. Avrupa ise bir enerji krizi yaşıyor. Bu nedenle Avrupa'da enerji yoğun sektör temsilcileri, üretim süreçlerinin aksamaması adına hızlı ve kesin çözüm taleplerinde bulunmaya başladı. Bu sektörlerde Türkiye güvenilir tedarikçi olarak öne çıkıyor. Özellikle demir-çelik, çimento, seramik, cam, gübre gibi sektörlerde talep artışı öngörüyoruz.
Türkiye, yenilenebilir enerji üretiminde, dünya ortalamasından daha iyi bir noktada. Yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki payı Türkiye'de yüzde 46 seviyesinde ve bu alanda sanayicilerimizin yatırımları süratle devam ediyor. Bu alanda bir fırsat kapısı olduğuna inanıyorum. Firmalarımız hem millÎ enerji profilimizin dönüşümünde hem de bu araç-gereçlerin ihracatında kritik rol alacak. TİM olarak, ihracatçımıza yeni fırsatlar sunma potansiyeli olan tüm gelişmeleri dikkatle takip etmeye devam edeceğiz.