G20'de ticaret vurgusu
2015 Kasım ayında Çin'e devrettiğimiz G20'nin bu yılki Zirvesi, Hangzhou'da yapıldı. Global ekonominin vasat gidişatını silkelemek üzerine kafa yorulan ilgili çalışmalar da, böylelikle sonuçlanarak dünya kamuoyuna sunuldu. Antalya'dan yadigâr çizgiler de taşıyan Hangzhou kararlarını ana başlıklarla hatırlayacak olursak, önceliklerden birinin “politika koordinasyonunu güçlendirmek” olduğunu söyleyebiliriz. Bu noktada, para politikasının yeterli olmadığı ve koordineli diğer politika araçlarıyla da bütünleştirilmesi “ezberi” yeniden karşımıza çıkıyor.
G20 çıktılarında büyüme ideallerine hizmet etmesi beklenen bir diğer öne çıkan maddeyi ise, “yeni itici güçlere duyulan ihtiyaç” olarak ifade edebilirim. Bu ise, büyümeye taze bir patika çizmek için verimlilik ve inovasyon gereksinimlerini adreslerken, ülkeler için yeni sanayi devrimi fırsatını yakalamanın önemine parmak basıyor. Hatta çıktılara, G20 New Industrial Revolution Action Plan adında bir eylem planı da eşlik ediyor.
Hangzhou'nun üst başlıkları arasında, daha “etkin ve etkili bir finansal yönetişim” hedefi de aşina geliyor. Finansal sistemin istikrarı ve şeffaflığı gibi konuları kapsayan bu maddenin yanı sıra, Türkiye'nin altını özenle çizdiği “kapsayıcı büyüme” meselesi de, Çin liderliğindeki G20'nin öncelik atfettiği hususlardan biri olarak beliriyor. Büyümeden tüm insanların faydalanması gerektiğini yineleyen ilgili açıklamalar, gelişen ekonomilerdeki potansiyeli maksimize etmenin önemini hatırlatıyor.
Öte yandan Hangzhou Zirvesi'nde adından bolca bahsettiren bir diğer kritik mesele ise, “uluslararası ticaret ve yatırımlar”... Nitekim güçlü olması arzulanan büyümenin, sağlam ve sürdürülebilir ticaret ve yatırım gelişimine ihtiyaç duyduğu malum. Oysa bugün gelinen noktada; küresel ticaret de, yatırımlar da yavaş seyrini kıramıyor.
İşte bu farkındalık dâhilinde; G20 üyelerinin, DTÖ çerçevesinde çok taraflı ticaret sisteminin güçlenmesine dair kararlılıklarına şahit oluyoruz. Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması'nı 2016 sonu itibariyle onaylamaya niyetlenen platform, diğer DTÖ üyelerini de aynı aksiyonu almaya davet ediyor. Zira ticareti sadece canlandırmak değil, aynı zamanda kapsayıcı hale getirmek ideali de dile getirilirken, bunun yolunun maliyet ve engelleri indirgemekle kesiştiği biliniyor.
Ve bu doğrultudaki yapıcı söylemler G20'de sesini yükseltirken, diğer yanda güçlenen “ticaret karşıtı” popülist retoriği de, hiç şüphesiz bastırmaya çalışıyor.
Nitekim DTÖ Genel Direktörü Azevedo tarafından da BM Genel Kurulu'nda ifade edildiği üzere; ülkelerin içlerine kapanıp yeni bariyerler dikmelerinin herkese zarar vereceğinden endişe edilen bir dönemden geçiyoruz. Gerek G20, gerekse DTÖ buna izin vermeyeceğini ifade ederken, küresel ticaret bu çerçevede önemli bir dönüm noktasından geçeceğe benziyor.