Brexit ve riskler
Britanya halkı, beklenen kritik kararını pek beklenmeyen bir yola saparak verdi ve “Brexit” dedi. Süreç hiç şüphesiz, ne Britanya'nın kendisi, ne de Avrupa için kolay geçecek. Üstelik oransal olarak büyük bir uçurumu yansıtmasa da toplumun demografik ayrışmalarını aksettiren referandum sonucunda elde edilen kararın rasyonelliğine dair kuşkularım var. Nitekim Brexit taraftarlarının temel argümanı doğrultusunda, Britanya AB'den koptuğunda yoluna daha bağımsız devam edebilecektir ancak karşılığında doğacak maliyetler buna değecek midir? Risklerin hayalden çıkıp bir gerçek haline geldiği yeni noktada, kimi Britanyalı AB karşıtları dahi bu sorunun cevabından emin değil.
Şu bir gerçek ki; Birleşik Krallık'ın AB'den çıkmasının ciddi maliyetleri olacak ve doğacak ekonomik zararların boyutu da, önemli ölçüde siyasi gelişmelerle belirlenecek. Brexit sabahına Cameron'ın vedası çerçevesinde bir hükümet sallantısıyla uyanan Londra, yeni bir isimle bu sorunu rafa kaldıracak olmakla birlikte, Kabine'nin meşakkatli süreci nasıl yöneteceğini hep birlikte izleyeceğiz. Bununla beraber, Krallık için bir diğer mühim risk ise, referandumda tercihini “kalmaktan” yana kullanan İskoçya ve K. İrlanda'yı zapt etmek meselesinde yatıyor.
İskoçya AB'de kalmak için elinden geleni yapacağını belirtirken, ülkenin, halkın nabzını ölçerek ya da Brexit masasındaki konumunu görerek ilerleyeceği ifade edilebilir. Diğer tarafta ise K. İrlanda'dan yükselen sesler İrlanda ile birleşme çağrıları yaparken, Brexit'in AB yansımalarını da hesaplara katmak gerekiyor. Bilindiği üzere, bu kapsamda en büyük endişe, sürecin bölgedeki birlik karşıtı cepheleri harekete geçirmesi… Britanya kararının hemen ertesinde seçim yaşayan İspanya, Podemos'a beklenen primi vermeyerek bu bağlamda ilk testi geçerken, sonbaharda İtalya'da yapılacak anayasa referandumu da hükümete duyulan güveni ve bazı ilgili AB bağımlılıklarına olan tepkiyi ölçmek açısından önemli olacak. Öte yandan, Fransa ve Hollanda'da yükselen “exit” çığlıklarının akıbeti ise, 2017'de yapılacak seçimlerde belirgin ipuçları verecek.
Söz konusu kaygılar hakikatleri yansıtmakla birlikte, işin boyutunun ayrılmalara varması ihtimali şimdilik nispeten zayıf görünüyor. Bununla birlikte kesin olan şu ki; tüm bu belirsizlikler, Birleşik Krallık ve Avrupa ekonomilerine dair umutlara kaçınılmaz bir gölge düşürecek. İşte bu doğrultuda, zaten aheste bir iyileşme süreci geçiren AB ekonomisinin hızlanma ümidinin sekteye uğraması da sürpriz olmayacak. Öte yandan, müzakereler neticesinde ortaya çıkacak Brexit modelinin detayları ise, gerek yollarını ayıran iki taraf, gerekse Türkiye dâhil çok sayıda paydaş için orta ve uzun vadeli ekonomik etkilerin belirleyicisi olacak.