OVP'den ABD'deki Başkanlık Seçimlerin
Yılsonuna doğru yaklaşırken, konjonktürün yarattığı heyecan sebebiyle gözden kaçan bazı konulara değineceğim. Bunlardan ilki OVP'de bulunan işsizlik tahminleri. Orta Vadeli Planda 2019 yılının sonuna kadar işsizlik platosunun yüzde 9,5'dan aşağıya düşemeyeceği net bir şekilde ortaya konulmuş. Diğer taraftan ekonomi kurmayları 3-4 yıldır "emek yoğun sektörleri koruyoruz" diyor. Bu bir ikilem. Hem bu sektörlere destek veriliyor hem de istihdam bir türlü artmıyorsa bunun iki sebebi var.
Birinci sebep, emek yoğun sektörlerin önemli bir kısmının kayıt dışı istihdam yaratması ve artık TÜİK'in bile kayıt dışı istihdamı takip etmekte zorluk çekmesi. İkinci sebep ise devletin destek verdiği sektörlerin her yıl eklenen yeni istihdamı değerlendirecek gücü imkânı olmaması. Bu gerçek ortadayken hala aynı büyüme modeliyle yola devam edilmesi benim için tartışmalı bir durum. Dışarıdan bakan için ise tuhaf.
Bir başka meseleye geçelim: Bazı günler hem borsa, hem faizler hem de dolar/TL yükseliyor. Bunun temel sebebi, yatırımcıların fazla para bağlamadan işlem yapma istekleri. Bir yandan dar bir hacimle sermaye piyasalarını dalgalandırıyorlar, diğer taraftan azar azar dolar topluyorlar. İlerlediğimiz yolda bu ay faiz düşürmeden pas geçen Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Toplantısı, ardından Fed kararı ve belki arada bir yerlerde Fitch'in Türkiye ile ilgil kredi notu açıklaması bizleri bekliyor. Bu durumda piyasalarda gerginlik olması normal. Ancak her şey yükseliyorsa bunda mutlaka bir gariplik vardır.
Büyük ihtimalle S&P ve Moody's açıklamalarının ardından Fitch'in de not kırabileceği konusunda beklentiler artıyor. Dolar/TL'nin güçlü duruşuna devam etmesi, BIST'in ve faizlerin dalgalı seyrinin arkasında siyasi gelişmelerden çok bu durum var gibi. Tabii bir de Fed kararı ile ABD Başkanlık seçimleri var.
ABD'de Başkanlık seçimlerinde Trump ne yaparsa yapsın, hangi kötü davranışı sergilerse sergilesin adaylığa son hızla devam ediyor. Trump'ın başkan seçilme ihtimali birçok kesimi endişeye sevk ediyor. Cumhuriyetçi Parti'nin kurmaylarının büyük kısmı Trump'a destek vermeyeceklerini açıklamasına rağmen, halk desteği olanca hızıyla devam ediyor. Kadınlara, göçmenlere ve her türlü farklılığa olan kaba sözleri belki medyada geniş yer buluyor ama adeta yarıştaki gücünü perçinliyor.
Tuhaf ama bugüne kadar yarışta çok geride kalması lazımken, hala at başı gidiyorsa, bunu Amerikan halkının "eğlence sever" haline değil, Demokratların ve özellikle Obama yönetiminin vatandaşta bıraktığı intibaya bağlamak gerekir. Obama kendisinden beklenenlerin pek azını yaptı ve karşısında ciddi bir rakip bulmadığı için de, iki kez başkanlık koltuğuna oturdu. Ancak, anlaşılan şu ki, ABD vatandaşları Demokrat Parti'den bir Başkan daha görmek istemiyorlar. Trump'ın başarısının sırrı bu.
Buna rağmen Demokrat Parti, rakibi olan Cumhuriyetçi Parti'ye göre ayaklarını yere daha sağlam basıyor. Belki de Trump gerçeği Cumhuriyetçi Parti'nin baştan yapılanması için bir fırsat verecek. Senato'da çoğunlukta olan Cumhuriyetçi Parti'nin Liderliğini yapan Mitch McConnell, yazdığı kitapta bu durumdan uzun uzadıya bahsediyor. Belki de ABD Siyasal Sistemi'nin en baştan yapılandırılması gibi bir gelişmenin şafağındayız.
Bekleyip göreceğiz.