TİM Bölgesel Sürdürülebilir İhracat Seferberliği Eğitim Programları Doğu Anadolu Bölgesi ile Sona Erdi
Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM), Avrupa Yeşil Mutabakatı, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik süreçlerine ilişkin Türkiye'nin yedi farklı bölgesindeki ihracatçıları, üreticileri ve girişimcileri bilgilendirmek amacıyla düzenlediği “TİM Bölgesel Sürdürülebilir İhracat Seferberliği Eğitim Programları”nın sonuncusu Doğu Anadolu Bölgesi özelinde gerçekleştirildi.
Nasıl Bir Ekonomi gazetesi Genel Koordinatörü ve Yazarı Vahap Munyar moderatörlüğünde çevrim içi olarak düzenlenen açılış programında Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, TİM Başkanı Mustafa Gültepe ile Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği (DAİB) Başkanı Ethem Tanrıver katılımcılara hitap etti.
“Eğitimi bir bekâ konusu olarak ele alırsak yarışa dâhil olabiliriz”
Programın açılışında konuşan TİM Başkanı Mustafa Gültepe, üretim ve ihracatın ülke ekonomisinin lokomotif gücünü oluşturduğunu, Türkiye'yi kalkındırmanın, Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmanın yolunun üretim ve ihracattan geçtiğini belirtti.
TİM olarak gelecek stratejilerini ve projeksiyonlarını bu bilinçle oluşturduklarını ifade eden Gültepe, “İddialı hedefler için donanımlı insan kaynağı şart. Japonya, Almanya, ABD ve Çin gibi ülkeler eğitim yatırımlarıyla bugünkü başarılarına ulaştı. Biz de eğitimden başlamalı, donanımlı iş gücümüzü ülkede tutarak Türkiye'yi cazibe merkezi haline getirmeliyiz. Gençlerimizin yurt dışına gitmesini önleyip, eğitimi bekâ meselesi olarak görmeliyiz. TİM ve ihracatçı birlikleri olarak bu alanda tüm imkânlarımızı seferber ediyoruz.” şeklinde konuştu.
“Bazı sektörler için dönüşümün maliyet yazmaya başlayacağı zaman yaklaşıyor”
Yeşil dönüşüm konusunda bugüne kadar en iddialı hedefin Avrupa Birliği tarafından ortaya koyulduğunu vurgulayan Gültepe, “Türkiye, Avrupa Birliği üyesi olmamakla birlikte bu hedefe uyum sağlamak durumunda. Çünkü ihracatımızın yüzde 42'sini AB ülkelerine yapıyoruz. Diğer Avrupa ülkeleriyle birlikte oran yüzde 55'lere kadar çıkıyor. Dolayısıyla yeşil dönüşümü hızlandırmak, Asya'daki rakiplerimize karşı avantaj elde etmek durumundayız.” dedi.
Dönüşümün çarklarının dönmeye başladığına ve giderek hızlandığına dikkati çeken Gültepe, “Bazı sektörler için dönüşümün maliyet yazmaya başlayacağı zaman da yaklaşıyor. Örneğin çimento, elektrik, demir, çelik ve gübre sektörleri için 2026'dan itibaren sınırda karbon mekanizması devreye girecek. Sonraki yıllarda 5 sektörü diğerleri izleyecek. Yeni süreci büyük bir hassasiyetle takip ediyor gelişmeleri raporluyoruz. Bu alanda önde gelen kurumlarla iş birliklerimizi güçlendiriyoruz.” diye konuştu.
“Firmalarımızı yoğun şekilde bilgilendirmeye devam ediyoruz”
Doğu Anadolu İhracatçıları Birliği (DAİB) Başkanı Ethem Tanrıver, ihracatçılar için stratejik öneme sahip olan Avrupa Birliği pazarında mevcudiyetlerini devam ettirebilmeleri için AB Yeşil Mutabakatına hızlı ve sağlıklı bir şekilde uyum sağlamalarının gerektiğini söyledi.
Tanrıver, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından oluşturulan eylem planına uygun şekilde, sektör bazlı gerekli çalışmaları hızlıca yapmaları durumunda bu süreci fırsata çevirebileceklerini, AB'ye ihracat yapan diğer ülkelere göre avantajlı duruma geçebileceklerini belirtti. Tanrıver, “Doğu Anadolu İhracatçı Birliği olarak bu sürece katkı sunabilmek adına firmalarımızı bilinçlendirme ve yol gösterme yönünde sivil toplum kuruluşlarımız, üniversitelerimiz ile iş birliği halinde eğitim, seminer vb. programlarla yoğun şekilde bilgilendirmeye devam ediyoruz.” dedi.
“AB'nin döngüsel ekonomi politikalarını takip etmeliyiz”
Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu ise yeşil dönüşüm sürecinde, eğitimin öneminin arttığını ve yeşil becerilerin, sanayinin dönüşümünde büyük rol oynayacağı bir döneme girdiklerini ifade etti. Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin bu konuda yoğun çaba sarf ettiğini bildiren Tuzcu, “Ülkemizin bu alandaki kapasitesi, diğer ülkelerle kıyaslandığında geride değil ve riskleri rekabet avantajına çevirebilecek potansiyele sahibiz.” diye konuştu.
Bu çerçevede önemli adımlar attıklarını bildiren Tuzcu, karbon fiyatlandırma mekanizmasının oluşturulması, enerji yoğun sektörlerde düşük karbonlu üretim için yol haritasının geliştirilmesi, temiz enerji ile enerji arz güvenliğinin sağlanması ve ARGE teşvikleri ile finansman altyapısını güçlendirmek için çalışmalar yaptıklarını kaydetti.
AB ile mevcut ticari entegrasyonu olumsuz etkileyebilecek durumlardan kaçınmak için çalışmaların sürdüğüne değinen Tuzcu, “SKDM uzman grubuna gözlemci üye olarak katıldık ve AB ile ortak bir çalışma grubunun kurulması için adımlar attık.” dedi.
Karbon ölçümleri ve doğrulamaları yapan kuruluşların TÜRKAK tarafından akredite edilmesinin ve bu akreditasyonun AB tarafından kabul edilmesinin gerekliliğine vurgu yapan Tuzcu, “Aksi halde, Türkiye'de yapılan karbon ölçümleri AB tarafından geçerli sayılmayacak ve Türk firmaları AB firmalarının yüksek maliyetli süreçlerine maruz kalacak. Bu nedenle, AB'nin döngüsel ekonomi politikalarını takip etmeliyiz.” şeklinde konuştu.
Sürdürülebilir ürün inisiyatifi ve eko tasarım gibi uygulamaların, tekstil ve konfeksiyon gibi Türkiye'nin rekabetçi olduğu sektörleri etkilediğini hatırlatan Tuzcu, şöyle devam etti:
“Ayrıca plastik, atık ve batarya gibi alanlardaki gelişmeler ihracatımızı etkiliyor. AB, yıl sonunda ormansızlaşmanın önlenmesi tüzüğünü uygulamaya koyacak, bu da gıda, ahşap, mobilya, şekerleme ve kauçuk sektörlerini ilgilendiriyor. Haziran ayında AB ile bu mevzuat değişimlerine yönelik geniş kapsamlı bir toplantı gerçekleştirdik.
Firmalarımızın bu süreçte ek eğitime ihtiyacı var ve biz destek sağlamaya hazırız. Atık ve geri dönüşüm ekonomisi Türkiye'de gelişiyor, ancak AB'nin yeni atık yönetim kuralları var. Demir çelik sektöründe hurda tedarik güvenliği için çalışmalar yürütüyoruz. Finansman konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile özel sektör bankaları altyapı geliştiriyor. Yeşil dönüşüm hedefleri için finansman imkânlarını ve desteklerini içeren bir belge hazırladık ve web sitemizde yayımladık. Turquality gibi Responsible markasının kullanımını da teşvik edeceğiz. Bu marka hem ulusal hem de uluslararası fonlara erişimde ve devlet teşviklerinde firmalarımıza katkı sağlayacak.”
Katılımcılar destek programları hakkında bilgilendirildi
Açılış konuşmalarından sonra başlayan ve gün boyu süren eğitim oturumunda, Bakanlıkların çevre ve iklim değişikliği alanında uygulama ve destek programları hakkında bilgi paylaşımları yapıldı. Katılımcılar, programlara dair sorularını uzmanlara iletme olanağı buldu.
Webinarın ilk bölümünde alanında uzman kişiler tarafından 'Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi', 'Responsible Programı', 'Yeşil Mutabakat Çalışmaları ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması', 'Uluslararası Finansman ve Birlik Programları' konularında sunumlar gerçekleştirildi. Webinarın ikinci bölümü 'Sürdürülebilirlik Raporlaması, Uygulaması ve Yeşil Finansmana Erişim' paneli ile başladı. Ardından 'GreenTİM ve Sürdürülebilirlik Odaklı Mentorluk Programları', 'Yeşil İhracat Finansmanı', 'Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Sistemi ve Piyasası' sunumları ile devam edildi. Eğitim programının son oturumunda ise 'İyi Uygulama Örnekleri' başlığı kapsamında çeşitli sektörlerden sürdürülebilirlik alanında başarılı uygulamaları olan firmalar bilgi, deneyim ve tecrübelerini katılımcılara aktardı.