“Hangi Sektör Çabuk, Hangisi Yavaş Toparlanır?”
Hem televizyon ekranlarından hem de YouTube hesabımdan sürekli anlatıyorum. Hatta düz yazıyla web sitemde, sesimle de Spotify'da paylaştım. Şimdi bir de burada anlatayım. Son zamanlarda bana sorulan en önemli soru şu: "Koronavirüs salgını sonrasında Türkiye Ekonomisi nasıl toparlanacak?"
Bunu cevaplamak için önce Türkiye Ekonomisinin büyüme oranına hangi sektörlerin katkı verdiğine bakmak gerektiğini düşünüyorum. Her şeyden önce Türkiye Ekonomisinin inşaat, kamu harcamaları ve hizmetlerin merkezde olduğu, sanayinin milli gelire katkısının yüzde 23 ile sınırlı kaldığı bir modele dayandığını söylemek lazım.
Buradan haraketle diğerlerine göre yavaş yavaş toparlanacak sektörlere bakalım. Acı ama gerçek; ulaşım, havayolu, yapı malzemeleri, otomotiv ve oto kiralama, elektronik, eğitim, mobilya, emlak, mücevher-takı, otel-konaklama sektörleri yavaş toparlanacak. Bu sektörler ancak bu senenin dördüncü çeyreğinde toparlanmaya başlayabilir.
Turizm döviz geliri ve istihdam açısından önemli bir sektör ama milli gelire katkısı sınırlı. Dolayısıyla Turizm'in gerilemesi bizi çok şiddetli şekilde etkilemeyecektir. Ancak, sanayide kritik önem taşıyan sektör ise otomotiv olarak göze çarpıyor. Mesela Mobilya sektörünün daralması elbette kötüdür ama bu sektör daralmasının Türkiye'de büyüme düşürmeyeceği ortada. Buna karşılık otomotiv üretimi ile sanayi üretimi ve ekonomik büyüme eş-anlı gidiyor Türkiye'de. Otomotivde hızlı toparlanma beklentisinin olmaması, Türkiye'nin V tipi şeklinde büyümeye geçemeyeceğinin işareti gibi gözüküyor. Çok hoşlanmasam da, inşaat ve konut sektörünün de otomotiv gibi GSMH üzerinde etkili olduğunu biliyoruz. Eğer emlak ve otomotiv hızlı toparlanacak olsaydı Türkiye ekonomisi V tipi toparlanacak derdim. Ancak durum böyle değil.
"Hızlı balıklara geçelim şimdi..."
Şimdi "Hızlı toparlanma" öngördüğümüz sektörleri sayalım: Sağlık, bankacılık, kamu, internet-TV, uzaktan eğitim, giyim, kişisel bakım, kozmetik, yiyecek-içecek.
Hizmet sektörünün büyümeye ciddi katkı yaptığı göz önünde bulunursa sonuca şu şekilde ulaşabiliyorum: Türkiye Ekonomisi kesinlikle 2021 birinci çeyreğinde kendine gelecektir. Dün de belirttiğim gibi, 2020 için yüzde -0.5 ile +0.5 arasında bir büyüme bekliyorum. 2021 yılı ekonomik büyüme öngörüm ise yüzde 5'in üzerinde gerçekleşeceği yönünde. 2022'de ise ekonomik büyümenin yüzde 3,5-4.5 arasında gerçekleşeceğini düşünüyorum. Diğer ülkelere göz atarsak: İtalya L tipi çizgide toparlanacak. Yani önünde zorlu bir süreç var. ABD'nin ise kendine özgü bir yapısı var. Dünya tüketiminin yüzde 33'ünü, ithalatın yüzde 17'sini yapan, dünya ekonomisinin yüzde 24'ünü oluşturan bir ülkeden söz ediyoruz. Amerika'nın daha önceki resesyonlardan kurtulma süreçlerine baktığımızda, 1998'den sonra dipten dönüş süresinin uzadığını görüyoruz. Fakat, dünyanın Merkez Bankası gibi davranan Fed'e sahip olan bir ülkenin çok geç olmadan ayağa kalkabileceğini söyleyebilirim. Dün de söyledim: Ben IMF kadar karamsar değilim.