Merkez Bankası ve Bankalar
Türkiye'nin bankacılık tarihi sanayi tarihinden eskidir. Dolayısıyla bankacılık ve finans esasında bu toprakların bir geleneğidir.
Bankacı normal bildiğimiz iş insanı gibi davranmaz. Ketum ve soğukkanlıdır, coşkulu halini iş geliştirmek için kullanır. Tüccar kesiminde gördüğümüz delifişek karakterler bankacılarda fazla görülmez.
Genelde bankacılar göze batmaktan hoşlanmaz, meslektaşlarını kötülemez ve devletten ulu orta taleplerde bulunmazlar. Tüccar kesiminin aksine, ayrıcalık veya haksız rekabet anlamına gelecek taleplerde bulunmadıkları gibi küresel rekabete karşı cesurlardır. Yabancı rakiplerini engellemek gibi bir düşünceleri yoktur. Yeter ki eşitlik ve adalet olsun. Bankacıların tüccarlara göre daha farklı olmalarının sebebi aynı zamanda onları bağlayan yasalarla şekillenmiş olmalarıdır. Batık tüccar piyasaya geri döner ama batık bankacı başka bir hayatı seçmek zorundadır.
Neden bunları anlattım?
Bankalarla alakalı bir uygulamayı hayata geçirmeden önce "biz emrederiz onlar da yaparlar" gibi bir düşünceye kapılanlar oluyor. Ancak bankacılar talimat ve mevzuata harfiyen uydukları gibi, nimet-külfet hesabını hızlıca yapabildikleri için pozisyonlarını rasyonel şekilde belirlerler. Ne de olsa başkalarının parası onlara emanettir. Emanet edilen para üzerinden risk hesabı yaparak kaynakları değerlendirirler. Şartlara göre bu risk parametrelerinin sayısı artar, değişir, sertleşir veya normalleşir.
Dolayısıyla mevzuat, bankacıların yapacağı işin asgari ya da azami sınırını belirler. Bu iki sınır arasında bankacı tecrübesini kullanarak iş yapmaya çalışır. Bazen insanı kızdırıp bazen de mutlu ederler. Ancak fayda üretmeyi esas edinmişlerdir. Hâl böyleyken Merkez Bankası veya BDDK, gibi otoritelerin sürekli mevzuat maddesi değiştirmeleri, dün "hadi" dediklerine bugün "dur yapma" demelerine karşı soğukkanlı ve tecrübeli bankacılar "bekle-gör" anlayışı geliştirmiş ise kızmamak lazım. "Bir taşla iki kuş vurmak" belki ticarette olur ama bankacılık bu tip yaklaşımları kaldırmaz.
Sözün özü: İşler kağıt üzerinde matematik formüllerle yazıldığında güzel gözükür. Ancak, bilim deney ve gözleme dayalıdır ve matematik sayesinde ifade edilir. Daha önceki deney, tecrübe ve gözlemler üzerinden matematikle rasyonalize edilmiş olan gelişmeler sayesinde tekrar matematik kullanılarak senaryo geliştirilebilir. Ancak adı üzerinde "gerçek" başka "senaryo" başkadır. Piyasa gerçektir.