Türkiye-ABD: Benzerlikler ve Farklılıklar
Türkiye-ABD iş insanlarının oluşturduğu, kanunla kurulmuş Taba-Amcham'ın geçenlerde düzenlediği bir toplantıda konuşma yaptım. Türkiye ile ABD arasındaki benzerlikler ve farklılıklar üzerine biraz da espriler katarak yaptığım sunumun bir özetini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle büyüme konusunda iki ülkenin de aynı patikada gittiğini, elbette Türkiye'nin 'Gelişen ülke' şartları sebebiyle büyüme hızının daha yüksek olduğunu ancak 'her beraber' bir toparlanmanın içinde olduğumuzu söyledim. Fakat aynı durumu fert başına milli gelirde söylemek mümkün değil! Dolar cinsinden hesaplanan bu uluslararası değerlemede bir ara dört kat gerideyken, şimdi yedi, sekiz kat gerideyiz.
Enflasyon ABD'de de bizde olduğu gibi yükseliyor ancak Türkiye 'elle tutulur ekonomiye sahip ülkeler' arasında en yüksek TÜFE oranına sahip durumda. ABD'nin neredeyse dört katı kadar enflasyon bizde var. Çekirdek enflasyon da keza aynı durumda.
İşsizlik rakamlarında ABD ile Türkiye ile benzeştiği tek süreç, pandemide yaşanmış gözüküyor. Geriye dönüp baktığımızda Türkiye'dekinin ¼'ü oranında devam eden ABD işsizlik rakamları, 2020 yılının ilk çeyreğinde yüzde 15'e kadar yükselip Türkiye'yi bile geride bıraktı. Ardından kademeli ama istikrarlı bir şekilde düşerek yüzde 5 civarına indi. Türkiye'de ise yüzde 12 civarında seyrediyor.
Sanayi üretimi Türkiye'de ve ABD'de neredeyse aynı iz düşümde devam etti. Sadece geçen yılın mart ve nisan aylarında ABD biraz daha kuvvetli seyrederken, Türkiye mayıs ayından itibaren yükselişe geçti. Bu yılın temmuz ayına kadar Türkiye'deki sanayi endeksi ABD'den sürekli yüksek seyrederken, son aylardaki yavaşlama neticesinde iki ülkenin endeksleri üst üste çakışacak kadar yaklaşmış durumda. Bu arada istihdam yaratma açısından ABD'nin daha etkin olduğunu eklemem gerekiyor.
Ekonomik güven endeksleri belki de iki ülkenin en çok ayrıştığı parametrelerden biri. ABD Ekonomik Güven Endeksi, pandemiye rağmen 2018'den beri istikrarlı bir çizgide devam ederken; Türkiye'de 'şiddetli dalgalanma' adını vereceğimiz bir seyir izlendi. Eğer anket doğru yapılıyorsa bu derecede bir dalgalanma insanların ruh halinin pek de normal olmadığını gösterir. Ya aşırı güvensizlik ya da aşırı güvene doğru çabuk karar değiştirme, açıkçası pek normal değil. Bunun elbette birçok sebebi olabilir…
İmalat sanayi satın almacılar endeksi (PMI) hem Türkiye hem de ABD'de benzer bir seyir gösterdi. Pandemide beraber düştü ve sonra beraber toparlandı. Ancak ABD PMI'nın değeri geçen yılın ekim ayından beri Türkiye PMI değerinden yüksek seyrediyor. Bahsettiğim Sanayi Endeksi de zaten bu durumu doğruluyor.
Kamu borcunun milli gelire oranı açısından, elbette Türkiye çok düşük bir seviyede kalıyor. Ancak Türkiye'nin borç maliyeti oldukça yüksek. Bu arada eğitim düzeyinin nüfus ile kıyaslamalarında bin kişiye düşen ortaokul ve lise, üniversite, yüksek lisans ve doktora mezunlarında Türkiye, ABD'ye ile kıyaslandığında çok ama çok gerilerde. Bunu da not etmek gerekiyor.
Sosyal medyada “En çok yatırım Katar'dan geliyor.” diye iddia edile dursun, ABD sermayesi Türkiye'ye en çok rağbet eden sermaye diyebilirim. İki ülke arasındaki birçok diplomatik sıkıntıya rağmen ABD'den Türkiye'ye doğrudan yatırımlar miktar olarak dalgalansa da toplam yabancı sermayeye oranında ya birinci ya ikinci sırada bulunuyor. Türkiye'de mukim ABD sermayeli şirket sayısı da 73 civarında bulunuyor. Hiç fena değil…
TİCARİ İLİŞKİLER NORMALE DÖNER Mİ?
Türkiye'den ABD'ye yatırım yapan da firmalar var. Her ne kadar 2015'teki 1.5 milyar dolarlık rekor seviyeden sonra gerileme yaşansa da 2019 yılında tekrar yatırımların yükselişe geçtiği gözüküyor. Geride bıraktığımız beş yılda ABD'ye yatırım yapan Türk sermayesi toplamda 600 milyon doların üzerine çıktı. Özetle ticari ilişkiler dinamik seyrediyor.
Turizm açısından bakıldığında bir zamanlar yılda 800 bin Amerikalı Türkiye'ye ziyarete gelirken, bazı nedenlerden ötürü bu rakam 400 bine kadar düştü. Ancak 2019'da tekrar 700 bine doğru yükselişe geçerken pandemi sebebiyle 2020'de 200 binlere geriledi. Aynı durum Türkiye'den ABD'ye gidenler için de söylenebilir. Turistik amaçlı ABD'ye gidenler 2016'da 200 binlere çıkıp zirveye ulaştı, diplomatik krizlere rağmen sayı çok fazla düşmedi. Tabii ki pandemi sebebiyle 2020'de 50 bin civarına kadar geriledi. Fakat zorluklar ortadan kalkınca iki ülke arasındaki turizm faaliyetinin tekrar eski seviyesine gelebileceğini söyleyebilirim.
Ve elbette dış ticaretten de bahsedeceğim: 2000'li yılların başında 6 milyar dolar dış ticaret hacmi varken bugün 20 milyar doların üzerinde seyrettiğini görüyoruz. Türkiye 2006'dan itibaren dış ticaret fazlası vermeye başladı ama 2017'den beri dış ticaret ABD lehine fazla vermeye geçti. İki ülke birbirine 10-11 milyar dolar civarında mal alıp satıyor. Türkiye ABD'ye en çok makine, ABD ise en çok uçak ve parçalarını satıyor. Türkiye'nin ikinci en çok sattığı ürün mücevher, ABD'nin ise makine.
Sonuç olarak 1831 yılında İstanbul'da açılan ilk ABD Elçiliği'nden beri temas içinde olduğumuz, sayısız iş birliği kadar krizler de yaşadığımız ABD ile aramızdaki fark ve benzerliklerin bazılarını paylaştım. Bu verilerin derlenmesinde emeği olan Utku Ekmekçi ve Verimetrik'e teşekkürlerimi sunarım.