Türk lirasında aynı hataya düşmeyelim
İhracatçılar açısından Türk lirasının seviyesinden çok istikrarlı ve öngörülebilir olması önceliklidir. İhracatçılar için yaşanan temel sıkıntı, Türk lirasında yaşanan yüksek dalgalanmalardır. Türk lirası son yıllarda dalgalanma göstermektedir ve bunun nedeni de daha çok uygulanan para politikalarıdır.
Para politikası 2015 yılından bu yana fiyat istikrarı ile beraber ekonomik büyümenin de hızlandırıcı bir aracı olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. 2015 yılından bu yana sürdürülebilir büyüme yerine yüksek ekonomik büyüme hedeflenmiş ve para politikası bu amaçla da kullanılmaya başlanmıştır.
Daha yüksek ekonomik büyüme için faiz oranları reel olarak sıfıra yakın ve çoğu zaman negatif uygulanmıştır. T.C. Merkez Bankası uzun süre politika faizini kullanmayı bırakarak piyasalardaki faiz belirleme işlevini zayıflatmıştır. Kamu bankaları ve düzenleyici kurumlar vasıtasıyla da piyasa faizleri üzerinde aşağı yönlü baskı uygulanmıştır.
Ancak piyasa koşullarından uzaklaşan bu faiz uygulamaları bir dönem sonra finansal kırılganlıkları artırmış ve Türk lirasında hızlı değer kayıplarına yol açmıştır. Türk lirasının hızlı değer kayıpları karşısında müdahalelerde de geç kalınmış ve Türk lirasındaki hızlı değer kayıpları çok yüksek faiz artışları ile durdurulabilmiştir. Çok yüksek faiz artışları ile bu kez Türk lirası hızla değer kazanarak yüksek bir dalgalanma oluşturmuştur. 2015 yılından sonra Türk lirasında bu aşırı dalgalanma üç kez yaşanmıştır ve buna yol açan politikalarda ısrar edilmiştir.
TÜRK LİRASI DEĞER KAZANMAYA BAŞLADI
Türk lirasında benzer yüksek dalgalanma içinde bulunduğumuz yakın dönemde yeniden yaşanmaktadır. 2019 yılı Temmuz ayından itibaren uygulanan para politikası finansal kırılganlıkları artırmış, Türk lirasında yüksek değer kaybı yaşanmış ve 2020 Kasım ayında finansal krizin eşiğine gelinince yine sert faiz artışları ile gecikmelide olsa müdahale edilmiştir. Müdahale sonrası uygulanmaya başlanan sıkı para politikası ile Türk lirası bu kez hızla değer kazanmaya başlamıştır. Türk lirası dolar karşısında kasım ayı başında 8,55 seviyesini gördükten sonra şubat ayı ortasında 6,93 seviyesine kadar gerilemiştir.
Ancak böylesine hızlı geri çekilmeye izin verilmesi bir sonraki kur sıçramasına zemin oluşturacaktır. Sıcak para girişi ile değerlenen Türk lirası ile dış ticaret açığı yine yükselecek ve muhtemelen sonbahar aylarında Türk lirasında yine kaçış başlayacaktır. 2015 yılından sonra üç kez düştüğümüz hataya dördüncü kez izin verilmemelidir. Türk lirası dış ticaret dengesini sağlayabilecek bir seviyede desteklenmelidir. Bunu da yapacak olan T.C. Merkez Bankası'dır.
ORTA VADEDE KIRILGANLIKLAR OLABİLİR
T.C. Merkez Bankası sıkı para politikası üzerindeki vurgusunu kuvvetlendirerek Türk lirasındaki değerlenmeyi hızlandırmaktadır. Enflasyonla mücadelede Türk lirasının değerlenmesi önemli bir katkı sağlayacaktır. Ancak ekonomide yapısal iyileşmeler olmadan, sadece küresel risk iştahından yararlanarak ve sıcak para girişi sağlayarak ne Türk lirasında değerlenme kalıcı olacak ne de kalıcı fiyat istikrarı sağlanabilecektir. Türk lirasının hızla değer kazanması, kısa vadede sadece sıcak para girişini daha yüksek oranda nemalandıracaktır. Orta vadede ise finansal kırılganlıkları yine artıracaktır.
DALGALANMALARDAN EN ÇOK İHRACATÇILAR ETKİLENİYOR
Türk lirasındaki yüksek dalgalanmanın ihracat ve ihracatçılar için sağlıklı olduğunu söylemek elbette mümkün değildir. Bu yüksek dalgalanmadan en çok Türkiye'ye kalıcı döviz sağlayan ihracat sektörü olumsuz etkilenmektedir. İhracatçılar genellikle önlerindeki üç-altı aylık yüklemeler için siparişler almaktadır. Bazı sektörler için bu süre daha uzun olabilmektedir. İhracatçılar mevcut maliyet yapıları çerçevesinde ve yine mevcut döviz kurları seviyelerini hesaba katarak fiyat tekliflerinde bulunmaktadırlar. İhracatçıların maliyetleri her koşulda artarken Türk lirasındaki yüksek dalgalanmalar gelirlerde büyük sapmalara yol açmaktadır. Özellikle Türk lirasının hızla değerlendiği dönemlerde ihracat yapmak kârlı olmaktan çıkmaktadır. Türk lirasının hızla değerlendiği dönemlerde artan maliyetlerden hiçbiri geri gelmemektedir.
REKABETÇİ KUR SEVİYESİ ÖNEMLİ
Covid-19 sonrası küresel ticarette başta tedarik zincirlerinde yeniden yapılanma olmak üzere yeni koşullar oluşmaktadır ve Türkiye bu koşulların büyük bölümünde avantajlar elde etmektedir. Bu yeni dönemde ihracatçılar için istikrarlı ve öngörülebilir Türk lirası çok daha kritik olacaktır. Ancak rekabetçi bir kur seviyesi de önemlidir. 2020 yılından sarkan yüksek maliyet artışları ve 2021 yılında devam eden emtia ve girdi fiyat artışları ile yükselen navlun fiyatları da dikkate alındığında ihracatçıları göz ardı ederek Türk lirasında hızlı değerlenmeye izin vermek rekabetçi kur seviyesinden uzaklaşmak anlamına gelecek ve dördüncü kez aynı hataya düşülecektir. Görev T.C. Merkez Bankası'ndadır ve başta döviz alım ihaleleri olmak üzere gerekli araçlar geç kalınmadan kullanılmalı ve ihracatçılar için rekabetçi, öngörülebilir ve istikrarlı bir TL sağlanmalıdır.